Yeter ki ünlü olayım!

Yıllar önce bugünün oyuncusunucusu olan bir genç kız, sevgilisinden ayrıldığı ve çok da popüler olmadığı günlerde, "Benim mutlaka şöhret olmam lazım" diyerek şaşkınlığa uğratmıştı beni. Çünkü başka türlü hayatını sürdüremeyeceğine inanıyordu. Çünkü başka hiçbir meziyeti yoktu ve sevgilisinin sağladığı standartlardan uzaklaşması kendince uçurumun dibini boylamak gibi bir şeydi. Ve ne yaptı etti, başardı. Artık o da kendi başına bir şöhret. Ama küçücük yaşında geçtiği yolları bir bilseniz... Değer miydi? Bilmem, değiyormuş demek ki... Benim anlattığım belki uç bir örnek gibi görülebilir. Ama değil! Bugün karşınıza 100 tane genç kız alın, "Şöhret olmak ister misiniz?" diye sorun, yarısından fazlası 'Evet' yanıtı verir. Üstelik aile destekleri de arkalarındadır. Çünkü şöhret olmak, hayatta 'yırtmak' anlamına geliyor. Bunları niye yazdım? Hatırlarsanız geçenlerde Beykoz'daki bir villaya kapatılan kızların haberi yer aldı gazetelerde. Onlar televizyonda yayınlanacak BBG formatındaki bir yarışmaya katılmak için başvuruda bulunmuşlar, elemeyi kazanmışlar ve sonunda Beykoz'daki bir villaya kapatılmışlar. Ve iki ay orada yaşamışlar. Ama neden sonra bu işin içinde başka bir iş olduğunu anlayıp bir şekilde seslerini dışarıya duyurmuşlar ve villaya jandarma tarafından baskın yapılmış. Bu kızların içinde henüz 18 yaşını doldurmayanlar bile vardı. Düşünsenize, henüz çocuk denecek yaştaki bir kızı şöhret olsun diye birilerine gözü kapalı emanet eden ana-babalar var. Çünkü eğer şöhret olursa onların da hayatı değişecek. Ama bakın şöhret de olamadılar. Şimdi o çocukların ruhsal durumlarını düşünün. Değer miydi onları anne kucağından gözü dönmüş adamların kucağına atmaya? Evet, ekranlarda, gazetelerde görünen şöhretlerin hayatı güzel görünebilir. Ama onlar ayakta kalmayı başarabilenlerdir. Şöhret olandan daha fazlası, o yolda telef olmuştur. Bunu da unutmayalım.