Ekranın kadrolu sultanı
'Aşk-ı Memnu', 'Muhteşem Yüzyıl' ve 'Filinta' dizileriyle büyük hayran kitlesine sahip olan Nur Fettahoğlu, setlere iki sene ekrana ara verdikten sonra geçtiğimiz aylarda 'Fi' dizisinin devamı 'Çi' ile karşımıza çıktı.
Fettahoğlu, son olarak ise TRT 1'de yayınlanan 'Payitaht Abdülhamid' dizisinin kadrosuna Abhazya prensesi 'Efsun' olarak dahil oldu.
Fettahoğlu'yla dizinin çekimlerinin yapıldığı İzmit Seka Park'taki devasa platoda buluştuk. Dizinin ikinci yönetmeni Sedat İnci'nin 'Oyun' demesiyle Fettahoğlu'nun gözünde beliren ışık, ünlü oyuncunun, oyunculuğa olan aşkını bir kez daha kanıtlıyordu. İlginç olan ise 'Aşk-ı Memnu'da eşini oynayan İlker Kızmaz, yıllar sonra 'Payitaht Abdülhamid' setinde tam karşısındaydı.
Çekimler bittikten sonra Fettahoğlu ile diziyi ve 2 yaşındaki kızı Elisa'yla birlikte değişen hayatını konuştuk...
Evet, artık ben de karıştırıyorum; neredeyim, günümüzde miyim, hangi dönemdeyim...
'Efsun', güçlü bir kadın ama içinde çok ağır yaraları var. Bunu dışarıya belli etmeden geleneklerini korumaya çalışıyor. Ailesine çok bağlı ve ailesi için her şeyi göze alabilecek bir karakter. Kız kardeşinin mutluluğu için kendinden vazgeçiyor.
Hayır, değil aslında. Sonra belki entrikalar yapabilir ama art niyetli, kötü planlar yapan bir kadın değil; onu böyle kodlamamak gerekiyor. İyi bir kadın o.
(Gülüyor)
Mutlaka bütün karakterlerde bizden bir parça vardır. 'Efsun'un güçlü olması bana benziyor. Her şeyi kendi kendine halletmeye çalışması, ailesine çok bağlı olması, geleneksel tarafı bana benziyor.
KIZIMI ÇOK ÖZLÜYORUM
Tabii daha bilmediğimiz, daha öğreneceğimiz çok şeyimiz var.
Bu plato, önceki dizim 'Filinta'nın çekildiği yer, yani benim için hiç yabancı bir atmosfer değil. Hatta şöyle ilginç bir şey var; 'Filinta'daki karakterim 'Süreyya'nın evi, şu an canlandırdığım 'Efsun'un da evi. Bunu ekipten kimse bilmiyor.
Evet, çünkü kızımı çok özlüyorum.
Daha getirmedim, havalar ısınsın o zaman belki getirebilirim ama Elisa araba yolculuğunu hiç sevmiyor, o yüzden zor gibi görünüyor.
Bu başarılı seçimlerin sırrı ne?
Biraz hissediyorum, biraz da doğru kişilerden doğru teklifler geldi. Sanırım şanslı da bir insanım.
'Fi'nin devamı 'Çi'de canlandırdığım 'Billur'u çok sevdim. Çok özgür oynayabileceğim bir alandı. Tarihi işlerde maalesef sabit kalıyorsunuz, belli kodların dışına çıkamıyorsunuz. 'Billur' bambaşka bir karakterdi, o yüzden orada istediğim gibi oynadım. Aşkla yaptığım işlerin birinci sırasında o karakter var, diğeri de 'Hayat Yolunda'daki 'Şafak'tı.
Ondan sonra da 'Filinta'daki 'Süreyya' geliyor. 'Filinta' da dönem işiydi ama fantastik olduğu için özgür olduğum bir alandı.
KADINLAR ÇOK GÜÇLÜ
Olmaz mı, çok zor oldu. 'Billur'un ruhundan çıkmak başlı başına zaman aldı.
Çok önemli, orada kalırsanız çok ciddi bir travma yaşarsınız.
İşlere bağlı almadım ama ben destek almanın doğru bir şey olduğunu savunuyorum. Bence herkesin bir danışanı olmalı. Ben de arada gidiyorum psikoloğa; deşarj oluyorum, yönümü bulamadığım zamanlarda bana yol gösteriyor. Arada karıştığımız zamanlar, gelgitlerimiz olabiliyor.
Set dışında tüm zamanımı kızımla geçirmeye çalışıyorum. Ondan arta kalan vakitlerde spora gidiyorum, resim yapıyorum ve yaptığım resimleri arkadaşlarıma hediye ediyorum genelde.
Biz kadınlar çok güçlüyüz, hep birlikte hareket edebilirsek çok güçlü bir ses çıkar. O yüzden her zaman birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Senelerdir birçok alanda kendimizi ispat etmeye çalışıyoruz. Çok başarılı kadınlarımız var; hep çabalıyoruz, umarım sesimiz bir gün daha gür çıkar.
ANNE OLDUKTAN SONRA İÇİMDEN AMAZON KADINI ÇIKTI
Annelik muazzam bir duygu, anneliği hâlâ tarif edebilmiş değilim çünkü inanılmaz. Anne olunca insanın içinden Amazon çıkıyor. Hep kendinizi sorguluyorsunuz, 'Acaba yetemiyor muyum, yapamıyor muyum?' diye ama bir taraftan da 'Güçlüyüm, ben her şeyin üstesinden gelirim' diyorsun. Sürekli bir adım ötesini düşünüyorsun; Elisa'nın ilacı, vitamini, gideceği etkinlik vs... O yüzden o soruya geleceksen; hayır, ikinci çocuğu düşünmüyorum. (Gülüyor)
Çok yoğun bir dönem geçirdim. Yakın zaman önce Niğde'de sinema filmi çekiyorduk; telefonda ablasıyla konuşuyorum, sesimi duyuyor, 'Anne' diye ağlamaya başlıyor, öteki tarafta ben de ağlıyorum. Zor oluyor, çok özlüyorum. Eve gelince koşa koşa çığlıklar atarak yanıma geliyor.
Çocuğum benim için çok yüce bir yerde, aşk tabii ki çok muazzam bir duygu. Aşk bir kere çalar insanın kapını, darmaduman eder seni.
ARTIK CIVIL CIVIL BİRİNİ OYNAMAK İSTİYORUM
Dönem işini çok seviyorum ama büyük konuşmayayım, herhalde bu dizi son dönem işim olur. Artık günümüze dönmek istiyorum. Sultanlıktan, prenseslikten çıkıp böyle cıvıl cıvıl bir karakteri canlandırmak istiyorum.
KENDİ FİLMİMİN TÜRÜ KOMEDİ OLURDU
Her oyuncunun hayalinde kendi hikayesini yazıp çekmek vardır ama ben o kadar radikal tarafta değilim. Benim de hikayelerim var, günün birinde hikayemi başka biri çeksin, benim gözümden bana anlatsın istiyorum.
Komedi kısmı da olurdu, dramatik yeri de. Eğlenceli bir dünyam var ama tabii ki hepimizin içinde kırılmış birçok şey var. Geneli komik olurdu filmin. En dramatik yerlerde bile gülünecek çok şey var çünkü.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.