Bu filmden sonra komedide ben de akıllara geleceğim
Evet, hem de çok. Filmi seyrettim, çok beğendim. Ben Fransa'da reklamlarda, dizilerde ve tiyatroda hep komedi oynuyordum. Tiyatroda özellikle vodville dedikleri tarzda oynardım. Hani adam gelir, karısını basar, gardroba bakar ya; o gardıroptan çıkan adam bendim işte.
Küçükken annem-babam Jerry Lewis filmlerini izlerlerdi. Ben de Jerry Lewis, Peter Sellers, Jim Carrey hayranı olduğum için komediyle büyüdüm. Fransa'da bana 'Sen komedi oyuncususun' derlerdi. O anlamda 'Evlenmeden Olmaz' yeniden komediye döndüğüm, çok eğlendiğim bir film oldu. Çok özlemişim komediyi.
Aslında beni bilen biliyor. Mesela Tomris Giritlioğlu, 'Gönülçelen'de bana komedi sahneleri yazıyordu. Ben de onları sonuna kadar oynuyordum. Ama ilk başta nasıl başlarsan öyle gidiyor. 'Kırık Kanatlar'da, 'Hatırla Sevgili'de, 'Gönülçelen'de hep ağır adamları oynuyordum ama komediyi de çok seviyorum. Yeniden komedi yapmak, nefes almak gibi bir şey oldu benim için.
ARABA YERİNE FİLM ÇEKİYORUM
Evet. Ben doğaçlamaya çok inanan biriyim. Zaten ben kendi filmimi çekerken treatman veririm, senaryo yoktur. Olayı anlatıyorum, 'Ona şunu söyle', 'Buna, bunu söyle' diyorum. Sette gelişiyor her şey. Bu filmde de karakteri daha iyi yansıtabileceğimi düşünerek doğaçlama yaptım tabii ki. Hatta bir sahnemiz var; terapist, 'Kadınlar senin köpeğin olacak' diyor oynadığım karaktere. Biz de orada köpek taklidi yapmaya başladık.
Hayır, daha neler var filmde. Bunun rahatsızlığını ya da endişesini hiç duymuyorum. Oradaki karakter ben değilim ki. Oynadığım karakterlerle beni ayırt etmek lazım. Ben sürekli aynı karakteri oynamayı sevmiyorum. Kendimden çok oynadığım karakterlerden bahsedilsin isterim. İnsanlar beni karakterlerimle sevsinler. İzleyici filmi izlesin; beş dakika sonra orada benim olduğumu unutacaklar zaten.
Evet, inanıyorum. O ağır yürüyen, sakin konuşan adamdan kurtuldum biraz. Cansel Elçin denince komedi gelmiyor kimsenin aklına ama bundan sonra gelecek bence.
Evet. Tanıdığın, bildiğin insanlarla çalışmak güzel bir şey. Benim gibi rahat insanlarla çalışmayı seviyorum. Filmi eğlenmek için çekiyoruz sonuçta. Herkes kendisiyle dalga geçerek oynadı. Hakan Eratik de çok iyi oynadı.
Evet. Çok güzel filmler yapılıyor. Ben Cem Yılmaz'ı çok seviyorum. Erkan Can ve Zafer Algöz de çok iyi isimler.
Hayır, ben çekmem. Bunu çeken çok iyi yönetmenler var. Ben kendim için yapıyorum yönetmenliği, deniyorum. İddiasız filmler bunlar. Bazıları araba alır, ben film çekiyorum.
Çocuk evliliğiyle alakalı bir film. Bu tür filmler hep kızların gözünden çekildi. Ben de erkeğin gözünden çekip anlatmak istedim. '14-15 yaşında bir çocuğu evlendirdiğin zaman nasıl bir hayatı olabilir?' diye sorguladım. Küçük bir kasabadan İstanbul'a getirdim karakteri. O çocuğu Serkan Bakçı oynuyor. İstanbul'un sert dünyasında yaşamaya çalışan bir karakter üzerinden giden bir film. Festivallere gidecek. Güzel bir üslubu oldu filmin.
Çok geçici bir şey, hemen bitiyor. Böyle bir şeye inanıp öyle yaşamak bana göre değil. Tanınıp sevilmek çok güzel bir şey, bir şans. Çalışıyorum, yaptığım iş beğeniliyor, 'Çok güzel bir iş yapıyorsunuz' diyorlar. Marangozluk da aynı. Doktorlar insanların hayatını kurtarıyor, onlar televizyon oyuncusundan daha önemli değil mi? Bunu hatırlamak lazım.
Evet. Kanada'da bir filmde oynadım. Öyle bir şansım var; hem Türkiye'de, hem Kanada'da, hem de Fransa'da oynuyorum.
'BENJAMİN BUTTON' GİBİ OLSAYDIK
Ben kafa olarak 25 yaşındayım ama futbol maçında, 25 yaşındaki çocuk yanımda koştuğu zaman, biraz zamanın geçtiğini hissediyorum tabii. Tam hayatı, kadınları anlamaya, biraz para kazanmaya başlıyorsun, dünyayı anlıyorsun derken, bir bakıyorsun 40 yaşına gelmişsin. Keşke 'Benjamin Button' gibi olsaydık. Sonuçta bugün varsın, yarın yoksun. Biz sonsuza dek yaşayacakmışız gibi hayatımızı sürdürüyoruz. Gerçekten bir anda her şey değişebilir. Gerçekten sevdiğin, güvendiğin, beraber vakit geçirmekten hoşlandığın, ortak noktalarının olduğu birini bulduğun zaman hayat çok eğlenceli oluyor. Yaşım artık 40 oldu ve ben bunca yıl yaşadığımı, bazı şeyleri bildiğimi düşünüyorum.
Hayal kursam şu anki hayatımın hayalini kurardım. Mutlu ve huzurluyum.
BABA OLMANIN ZAMANI GELDİ
İşini iyi yapan bir cerrah ama özel hayatı darmadağın. Geçmişinde yaşadığı travma yaşamını olumsuz etkiyor; 'Bir erkeğin hayatı evlenince biter' diyor.
Kiminle evlendiğine bağlı. Bence bir erkeğin evlenmeden önce sevdiği kadınla vakit geçirmesi, birlikte yaşaması lazım. Ayrıca dünyayı gezmesi, başkalarının yemeklerini yemesi, eğlenmesi lazım ki aşık olunca değerini anlasın. Evlilik; aile kurmak, çocuk yapmak için güzel. Yoksa evlenmenin manası yok, beraber de yaşayabilirsin.
Tabii ki, artık zamanı geldi. Evleneli üç sene oldu. Akışına bırakıyoruz.
GÜZEL BİR İNTİKAM HİKAYESİ
Orada balıkçı 'Yusuf' karakterini canlandırıyorum. Abisi olaylara karışıyor. Orada yaşanan olayda zengin bir kadın da zulüm görüyor. İnsanlar öldü sanıyor ama kadın başka bir karakterle geri dönüş yapıyor. 'Eve Dönüş' ismi de oradan geliyor. Ben de abimi bulmak için o kadınla iş birliği yapacağım. Güzel bir intikam hikayesi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.