Filmin afişini gördüğümde ağladım!
Bu film için çok heyecanlıyım. Kalbimi attıran en büyük sebeplerden biri de yapımcı-oyuncu olayı. Yapımcılık bana yabancı bir şey; kendimi yetkin hissettiğim bir şey değil. Yeni yeni öğreniyorum.
KAFAMDA KÜÇÜK FİKİRLER UÇUYOR
Evet, çok sevdim. Biz oyunculuk yaparken çok rahatmışız çünkü sadece sana verilen senaryoyu en iyi şekilde oynamaya odaklısın. Ama şimdi üzerine kafa yorduğun başka bir şey daha var: Daha iyisi nasıl olur? Böyle mi yapsak? Kafamda sürekli küçük fikirler uçuşuyor.
Evet... Beni çıkarın afişten, sevdiğim tüm oyuncular bu afişte! Gerçekten afişi ilk gördüğümde ağladım. Bir oyuncu olarak birlikte oynamak için delireceğim isimlerle çalıştım. İkincisi, seyirci olarak yaptıkları işleri gözü kapalı izleyeceğim oyuncular. Şanslıyım ki, hepsi arkadaşım ve hepimiz aynı şeye heyecanlanıyoruz.
Caner (Özyurtlu) böyle bir film yapma fikriyle geldi. Daha önce 'Ulan İstanbul' dizisinde birlikte oynamıştık. Caner'in yapım şirketinin çektiği korku filmine ortak yapımcı olmuştum. Orada iyi bir uyum yakalayınca, Caner "Bunu yine birlikte yapalım" dedi. Sonra Serkan Altuniğne'nin senaryosunu okuyunca çok heyecanlandık. İşler bir anda büyüdü.
Evet, sevdim bu işi, devam edebilirim.
BU FİLMİ DE DAHA ÖNCE İZLEDİNİZ Mİ?
Hayır, galada izleyeceğim ben de... Galadan önce izlersen, içine sinmeyen bir şey olabilir. Kendimle ilgili, filmle ilgili... Yaptığımız her işi sevmek zorunda değiliz. Oyunculuk çok ayaklı bir iş olduğu için her zaman sevemeyebiliyorsun işi. Daha iyisi her zaman olabilir.
Beğenmeme eğilimim daha yüksek. Çok bakamıyorum kendime. (Gülüyor) Senelerdir beceremedim kendimi izleyebilmeyi. Sanki hep daha iyi olabilir gibi geliyor. Kendimi, rahat rahat arkama rastlanıp hiç seyredemedim. Başkası oynasa daha iyi oynardı gibi hissediyorum.
Hayır, öyle bir şey hissetmiyorum. Oynarken tam o anda kendimi çok iyi hissediyorum. Elimden gelenin en iyisini yapmaya odaklanıyorum. 'Bu akşam dizim var açayım da izleyeyim' durumu olmuyor. 'Hep onu daha iyi söyleyebilirdim. Orada küçük es verseydim daha iyi olurmuş' diye eleştiriyorum kendimi.
Her zaman. O hiç bitmiyor. Ben eskiden oyunculuk okurken, "30-35 yaşıma geleceğim ve 'Ben bu işi öğrendim' diyeceğim" diyordum. 36 yaşındayım, hiç öyle bir şey olmuyormuş. Öyle bir rahatlık bana hiç gelmedi.
Kendi deyimiyle 'Ağsıman', araba kullanmayı öğrenmek istiyor. Yanındaki adama heyecan dolu dakikalar yaşatıyor. Daha önce hiç oynamadığım gibi bir şey oynadım. Aslında düşündüğüm zaman hep birbirinden başka şeyler oynadım. Sevdim şu anda bu fikri. Ama böylesini hiç oynamamıştım. Yani şöyle söyleyeyim; bu filmde salt komedi performansı gösteriyorum. Ben daha önce hiç sadece komedi oynamamıştım. Televizyonda yaptığım işleri de düşündüğümde onların hepsi dram barındırıyordu. Gülüyorduk ama ağlıyorduk da, sevindiriyorduk ama üzüyorduk da. O yüzden ilk defa 'hardcore komedi' oynuyorum.
ÇOK SERT BİR KOMEDİ
Benim için yeni bir şey... Böyle bir şey oynamayı hep istiyordum ama kendi sınırımı öğrenmek için acaba yapabilir miyim diye düşünüyordum. Yapmayınca bilemezsin... Gerçekten çok sevdim. Bu, çok sert komedi biçimi. Çünkü hiçbir dramatik alt yapısı yok karakterin.
Beğeniyorlar ama eleştiriyorlar da... Hiçbir şeyi, sırf ben yaptım diye sevmiyorlar. Annem, 'Benim çok içime sinmedi' diyebiliyor mesela.
TEK ÇOCUK OLDUĞUM HALDE HİÇ ŞIMARMADIM
Hiç bilmiyorum, umarım seyirci çok beğenir. Seyirciye geçerse, yenilerini yapmak için umut bulacağız. O yüzden izlenmesi çok önemli. Sosyal medya üzerinden bakarsak mevzuya; ne şanslıyım ki beni destekleyen, yapacağım yeni işi merak edip takip eden bir topluluk var. Bu beni tabii ki çok sevindiriyor. Biz oyuncuyuz; bundan mutlu oluyorum.
ba na ba yılıyorlar mı bilmiyorum
Şımartmıyor; şımarsam biraz daha rahat olabilirim ama ben o kadar rahat bir insan değilim. Çocuklukla alakalı bir durum sanırım. Ailemiz bizi 'Aman kimseyi rahatsız etme' diye diye büyüttü. İnanılmaz bir otokontrol vardı. Tek çocuk olduğum halde hiç şımarmadan büyüdüm. İnsanların beni izlemeyi sevdiğini biliyorum ama bana bayılıyorlar mı bilmiyorum. n Bayılsınlar ister misiniz? Tabii ki isterim. Çok sevdiğim bir laf var: 'Oyuncu; hayatı boyunca tanınmak için uğraşıp tanındıktan sonra da kendini siyah gözlüklerin arkasına gizleyen adamdır' diye. İnsanlar yolda beni sevdiklerini söylediğinde mutlu oluyorum.
KARİYER, HAYATIMIN MERKEZİNDE DEĞİL
Ailem beni hep destekledi. "Oyunculuk yapmak istiyorum" dediğimde bana destek oldular. Oyunculuk okulunu kazandığım zaman babam ve annem ağladı mutluluktan. Bu çok değerli bir şey. Çünkü genelde kız çocukları için tercih edilen bir şey değil bu meslek. Yani 'Kızımız oyuncu olsun, sinema filminde oynasın' diyeni pek duymayız. O yüzden çok minnettarım onlara. Tutkuma ket vurmayıp ortak oldukları için şanslı hissediyorum kendimi.
Hayır, kariyeri kafaya takan bir oyuncu değilim. Yani hayatımın merkezinde kariyer yok. 'Şimdi bir komedide oynadım, sonra dramda oynayayım, ardından bir gişe filminde oynarım' gibi planlarım hiç olmadı. Hayatımın merkezinde hayat var! Onun için her zaman önceliğim; ailem, eşim ve arkadaşlarım. Vakti güzel değerlendirmek, iyi bir insan olmak, kırabildiğim kadar az insan kırmak, kendi halinde bir yaşam sürüp gitmek istiyorum. Benim merkezimde bu var; oyunculuk ondan sonra gelir.
TELEVİZYONU CİDDİYE ALIYORUM
İştahlı bir oyuncuyum; birçok farklı türde iş yapmak istiyorum. Gişe filmlerinde oynamak istiyorum, art house filmlerinde de... Televizyonu da çok ciddiye alıyorum.
Evet, ortak yapım bir filmde rol alıyorum. Antalya'da çekimlerimiz devam ediyor. Festival yolculuğu olması planlanan bir iş ama daha fazla konuşmayayım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.