Zamanda yolculuk yapan Zehra Yılmaz 1299’dan günümüze 6 saatte geçtim
Güzel oyuncu Zehra Yılmaz izleyicinin ve atv ekranlarının gediklisi... Kimse Bilmez, Gençliğim Eyvah, Kalp Yarası ve Kuruluş Osman'da rol alan Yılmaz, şu sıralar Gül Masalı dizisinde yer alıyor. 'Obadaki son set günümle konaktaki ilk set günüm arasında 6 saat vardı' diyerek 1299'dan günümüze 6 saatte geçtiğini söyleyen Yılmaz ile canlandırdığı Ece karakterini, çekimlerin yapıldığı Isparta'yı ve tabii ki aşka bakışını konuştuk.
Öncelikle teşekkür ederim. İnanın hayatımda yaşadığım en etkileyici anlardan biriydi. Obadaki son set günümle konaktaki ilk set günüm arasında 6 saat vardı. Şanslı hissediyorum kendimi. 1299'dan günümüze 6 saatte geçtim (Gülüyor). Rüya gibiydi. Tarihin içinden önemli bir kadınla vedalaşıp günümüzün güçlü bir kadınıyla tanıştım. Orada bastığım çamur da özeldi burada arasında dolaştığım gül bahçeleri de...
Ben işim bittikten sonra yazın dinlenirim diyordum. Menajerim hikayeyi attı bana. Okuyunca içimdeki ses susmadı, dürttü beni. Hikayeden çok etkilendim, bütün karakterlerin altı dolu, her karakterin bambaşka hikayesi var. Ve hikayede bir karma yasası var, bu beni çok etkiledi. Her yaptığın sana geri döner… Sadece her yaptığın mı? Her söylediğin her düşündüğün, her ektiğin tohum.
Yine şanslı olduğum bir konu oyuncu arkadaşlarım. Erdem ve Gülper'le çalışmıştım, bunun artısı çok tabii ki ama hepsini yıllardır tanıyor gibiyim. Herkes çok tatlı ve yardımcı.
Isparta beni iyi anlamda şaşırttı. Çok alıştım. Öğrenci nüfusu fazla olduğu için enerjisi yüksek bir şehir, canlı, heyecanlı, yaşayan bir şehir. Isınamadığım bir şey yok.
Seviyorum. Hatta çok seviyorum. Ben Bakü'de büyüdüm, büyük ve kalabalık bir şehir sonra İstanbul'a da taşındım. Daha kalabalık bir şehir. Hep bir koşturma yetişme telaşı, trafik, kaos derken mutsuz ve ruhsuzlaşıyor insanlar… Şehir dışı işlerde daha küçük şehirdeki insanları tanıdıkça o samimiyeti gördükçe umudum artıyor sevgiye ve insanlığa dair. İstanbul'da kapı komşumuzu tanımazken Isparta'da esnafı tanıyorsunuz. Antakya'da da böyleydi.
ECE'YE TAVSİYEM HIRSINA YENİK DÜŞME
Değerlendiremeyiz çünkü platonik değil. Platonik hayalde kalan, gerçekleşmeyendir ki bence çok naifdir. Ece ve Toprak eski sevgili. Uzun yıllar birlikte oldukları bir ilişkileri varmış İtalya'da. Toprak, ailesi için Isparta'ya dönüyor, Ece'ye de gel diyor ama gelmiyor. Sonra ne yaşadıysa 3 sene sonra bir gün Isparta'ya geliyor. Ne yaşadı, neden geldi, öğreneceğiz yeni bölümlerde…
Ece aptal bir kız değil. Yaptığı her şeyin bir sebebi var. Benim ona tavsiyem hırsına yenik düşme olurdu.
Hiç olmadı. Karşılıksız sevdiğim biri olmadı, hatta terk edilmedim. İlişkilerim ben istemediğim için bitmiştir. Son noktayı ben koyarım.
DENGELİ AŞK İSTİYORUM
Platonik aşkım hiç olmadı. Platonik aşk bana çok saf geliyor takıntıya dönüşmediği sürece. Platonik aşklarım değil, aşıklarım oldu hâlâ platonik olarak da devam ediyorlar.
Aşkın anlamı ben büyüdükçe değişiyor benim için. Ya da benim aşka bakışım değişiyor. Eskiden sonsuzluk sınırsızlık derdim aşk için, şimdi dengeli olmak diyorum. Dengeli aşk olsun.
Ben içinde şeytanları olmayan şefkatli, tutkulu, uyumlu bir aşığım. Ben huzur arıyorum artık. Bana huzur sağlasın yeter. Dünyayı ayaklarımın altına sermesine gerek yok.
Aşk bir seçim değil ki. Keşke seçebilsek. Keşke seçme şansımız olsa. Kriter değil de kalbi güzel, ruhu temiz olanı seçmek isterdim.
HAYALLERİMİN SINIRI YOK
Düşüncenize katılıyorum hatta sonuna kadar destekliyorum. Azerbaycan diline çok hakimim, Rusçam iyi, bunları kullanabileceğim karakterleri oynayıp çeşitlendirmek istiyorum tabii ki.
Hayallerimin sınırı yok. Ben çok fazla şey oynamak istiyorum. Kadın kahramanlarımızın hayatını, bir Azerbaycan kızını, Rus ajanını, seri katilin hayatını, ruhsal hastalıkları olan bir hastayı... Bunun sonu yok.
Masallar iyi ki var. Çocukluğumda hayal dünyamı masallar sayesinde genişlettim. Binbir Gece Masalları'da Alaaddinin Sihirli Lambası favorim, en sevdiğim masal kahramanı Prenses Yasemin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.