
Geleneksel bir insanım modern bayramlar bana göre değil!
Tiyatro sahnesinden televizyon ekranlarına, sinemadan dijital projelere uzanan sağlam bir kariyerin sahibi Didem Balçın, oyunculuğuyla olduğu kadar sıcaklığı ve samimiyetiyle de izleyicilerin gönlünde yer edindi.
Sinemada 'Çakallarla Dans' serisiyle edindiği geniş kitleyi tiyatro oyunlarına ve dizilere taşımayı başardı.
Yıllar içinde hem dönem işlerinde hem de çağdaş karakterlerdeki başarısıyla dikkat çekti. Sahnedeki varlığı kadar hayata bakışıyla da güçlü bir kadın profili çizen Balçın, son yıllarda ise bambaşka bir rolü üstlenmiş durumda: Annelik.
Son beş yıldır hayatında yepyeni bir sayfa açan Balçın, anneliğin getirdiği duygusal derinliği ve hassasiyeti hem özel yaşamına hem de mesleğine yansıtmaktan çekinmiyor. Bayramlar, onun için artık sadece çocukluğunun neşesi değil, aynı zamanda evladına aktarmak istediği değerlerin, geleneklerin ve sevgi mirasının bir parçası.
Geçtiğimiz ay babasını kaybettiği için bu bayramı buruk kutlayacak olan Balçın'la bu bayram vesilesiyle geçmişe, bugüne ve geleceğe uzanan samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Hem çocukluk anılarına döndük, hem de anne ve eş olarak bugünkü duygularına kulak verdik...
Çocukluğum aslında bayramlar. Çünkü ben çocukken bayramlar çok daha heyecanlı, hazırlıklı ve özenli geçerdi. Çocukluğumun bayramları benim için çok kıymetli... O zamanlar bayramlar daha heyecanlı, daha özenliydi. Rahmetli babam tüm gelenekleri titizlikle yerine getirirdi. Bayramlıklarımızı haftalar önceden alır, giymek için sabırsızlanırdık. Ailece yapılan ziyaretler, hazırlıklar, sofralar... Her şey daha özeldi.
Açıkçası modern bayram kutlamalarını pek bilmiyorum. Ben geleneksel bir insanım.
Büyüklerimizi ziyaret ederiz. Şeker Bayramı'nda çocuklarla şeker toplamak bizim için vazgeçilmez bir gelenek. Kurban Bayramı'nda ise bağış yaparız. Bayram harçlıkları da hâlâ çok sevilir tabii.
Hem de nasıl! Heyecandan uyuyamazdık. Ablam topladığı şekerleri hemen yerdi, ben ise saklardım. Sonra benimkileri de paylaşırdık.
Hem çikolata hem şeker, hepsi.
Ben harcamayı pek bilmem. Küçükken kumbarama atardım. Şimdi biri harçlık verse, ya saklarım uğur olsun diye ya da bir çocuğa veririm.
Annemin diktiği bayramlık elbisem... Ve o meşhur sakladığım şekerleri ablamla paylaşmam. Bayram ziyaretleri, birliğimiz... Hepsi çok özel.
Babamın yaşadığı herhangi bir bayram yeterdi. Bunu konuşmak bile zor... Teşekkür ederim bu soruya incelikle yaklaştığınız için.
Kesinlikle. Bayram sabahları özeldir. Büyüklerin, sevdiklerimizin hatırlanması, gönlünün alınması çok kıymetli. Fakat dediğim gibi benim çocukluğumdaki bayram alışkanlıklarının çoğu artık yok.
Ben aynı meslekten biriyle yapamazdım sanırım. Bence doğru ilişki tamamlandığın ilişki. Can beni tamamlıyor. Beni tolare edebiliyor. Sakinleştiriyor, dinginleştiriyor. Çok ayrı insanlarız ama güzel olan bu zaten.
AİLE SAHİP OLDUĞUM EN GÜZEL ŞEY
Annem hep "Biz sacın dört ayağıyız. Sacın sağlam durması için birlikte olmamız gerek" derdi. Biri eksik olursa denge bozulur diye... Şimdi babam yok ama hâlâ var gibi. Bu kaybı henüz kabullenemediğim anlayamadığım bir dönemdeyim. Ama bildiğim tek şey, aile sahip olduğum en güzel şey.
'KAYBETMEKTEN KORKMA OĞLUM'
"İyi düşün oğlum" derim.
Vicdanlı, saygılı, sevgisini gösterebilen ve sevmeyi bilen, çalışkan bir birey olarak büyümesini isterim. Hem babası hem de ben bu yönde çaba gösteriyoruz.
Kaybetmekten korkma oğlum. Kaybetmek sana kazandıklarına daha çok değer vermeyi öğretecek. Kimsenin söylediğine kulak asma oğlum. Sözler değil eylemler seni harekete geçirsin. Kimseye müdâna etme oğlum. Tek başına var olmayı başar ama sevdiklerini yalnız bırakma.
CAN MÜKEMMEL BİR BABA
Yazmakla bitmez... O benim en özelim. En güçlü bağımız oğlumuz. Eşim gerçekten benim şansım.
Babalığının her hali mükemmel. Öz bakım konusunda biraz eksik ama duygu anlamında bir baba olarak tümüyle mükemmel.
Kesinlikle diyorum. Birbirlerine çok düşkünler, aralarındaki bağ çok kuvvetli ve şimdiden çok iyi arkadaşlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.