Benim bayramımdan notlar

1- Soho House'da sadece üyelerin gidebildiği sinema salonunda 'Intern/ Stajyer' filmini vizyona girmeden izledim. Bugüne kadar şehrin tüm sinemalarını deneyimlemiş biri olarak, istisnasız birçoğunun koltuğu hep popomu ağrıttı. Burada ise dev pufidik koltuklarda izlemek harikaydı, konforun dibine vurduk. Salonun en aşağısında uzanmalık yataklar bile mevcut; git sevgili ile uzan. Bir yandan da filme girerken, yanıma aldığım üst kattaki Allis'in mutfağından çıkan mezeleri kaşıkladım. Ufak kutularda hazırlatınca ses etmiyorlar, sinemaya girebiliyorsunuz. Yan koltuğumdaki Hande Ataizi ile en çok browni'ye bayıldık, kendimizi alamadık. O da benim gibi tatlıya 'hayır' diyemeyenlerden...
2- 'Gece gezmekten kendini alamayanlar kulübü'ne hoş geldiniz... Bayramda benim gibi olanlar kendini Emirgan'daki Gizli Kalsın'a attı. Özellikle perşembe ve pazartesi gecesi sahneye çıkan Zeynep Bastik'in performansı eşliğinde tepinmek iyi geldi, içki içmeden gece yarısı cardio'su oldu, kilo bile verdim. Öncesinde La Boom terasta etrafımdakilerin anlata anlata bitiremediği, La Boucherie (Fransızca'da kasap demek) şef Arthur'un özel mi özel sosu ve pişirme tekniği ile servis edilen eti tattık. Peki bu etteki sır ne? Kasabınız neresi kuzum? Şimdilik mekandakiler geçiştiriyor, iyi de yapıyorlar. Ser verip sır vermezken, ağızlarından yeni bir mekan haberi çıkıyor. Etiler'de Set Kebap'ın hemen yanına aynı isimde (La Boucherie) bir et restoranı geliyormuş. Arthur tüm yeteneklerini burada sergileyecekmiş. Bakalım Set Kebap'ın geleneksel lezzetleri ile devrimci Umut Evirgen'in etçisinin arasındaki bol soslu kapışmada neler yaşanacak, göreceğiz!