Türkler, Miami’de restoran işine giriyor
Tulum seyahatimi bitirip Türkiye'ye Miami aktarmalı döneceğim için bir geceyi de Miami'de geçirelim dedik. Tabii bir daha bu kadar yolu kim gelecek...
Hemen hızlandırılmış bir Miami programı yaptık.
Peki nerelere gittik, neleri keşfettik?
Buyrun bakalım...
Bir yandan şezlongta uzanıp bir yandan da film izliyor, oyun oynuyorlar.
Ben bu keyfin adını duble hayatlar koydum.
Siz hâlâ güneşlenirken kitap okuyanlardan mısınız?
Bu yazın trendi sanal gerçeklik gözlüğü olsun; kesin Bodrum-Çeşme hattında bol bol görürüz.
İşlere biraz mola verecek, sonrasında Netflix'le yapacağı projeyle geri dönecekmiş.
HESAP VERMEK YOK
Eskiden girişteki gümrük memurunun, pasaport kontrolü yapan polislerin yüzlerce sorusuna maruz kalırken, elektronik uygulama ile artık pasaport kontrolünden kendiniz geçiyorsunuz.
Yani hesap vermek yok.
Buradan ev alanları çok duyduk; şimdiyse birçok Türk, restoran ve kulüp işine giriyormuş.
Hotel'in içindeki Wall, en popüler gece kulübü.
Miami'deki bir çok kulüp R&B çaldığı ve biz Türkler bu müziği çok sevmediğimiz için, house müzik çalan Wall bizim için idealdi. Otelin içindeki Mr. Chow da South Beach'in en popüler restoranı.
Özellikle Damien Hirst'ün 2014 yılında otele getirilen 'Gone But Not Forgotten' isimli 12 milyon Euro'luk eseri görülmeye değer.
Fontainebleau,
Burası Art Basel zamanı düzenlenen partileriyle çok konuşuluyor.
SOKAKTA SALSA
Ateşli ve renkli İspanyol tarzında sokaklar var burada. Küba ruhunu, yemeklerini ve eğlencesini seviyorsanız mutlaka uğrayın.
Wynwood Walls'u da mutlaka görmelisiniz; duvarlardaki sanat eserleri arasında kendinizi hayal dünyasında hissedeceksiniz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.