
Dizideki rollerimizle birlikte büyüyoruz
Atv dizisi 'Kardeşlerim' 4'üncü sezonuna sürprizlerle dolu bir bölümle başlangıç yaptı. Anne babasını kaybeden kardeşlerin hayat mücadelesini anlatan dizi, yaşanan aşkları, heyecan dolu olayları ve hüznüyle yine ekranların en sevilen yapımlarından biri olmaya devam ediyor.
Dizide kardeşleri canlandıran Su Burcu Yazgı Coşkun, Bilal Yiğit Koçak ve Aylin Akpınar ile bir araya geldik. Neşeli, enerjik, cıvıl cıvıl üçlü, ekrandaki samimiyetlerini kamera arkasına da çok iyi taşımış. Üç oyuncuyla diziyi, özel hayatlarını, genç yaşta gelen şöhreti konuştuk.
Su Burcu Yazgı COŞKUN: Dizimizin bu kadar sevilmesinin sebebi seyircimizin ekranda kendilerini görmesi. Acımıza da, sevincimize de, aşkımıza da çok kolay empati yapabilmesi. Çünkü tüm oyuncular çok içten çalıştığımıza eminim. Biz de artık karakterlerimize çok aşina olduğumuz için onları çok benimsedik. Seyirci bunu anlıyor.
Bilal Yiğit KOÇAK: En başta samimiyet olduğunu düşünüyorum. Hepimiz çok çalışıyoruz, oynarken o aile duygusunun, sıcaklığın, birlik beraberliğin seyircimize geçmesi için çabalıyoruz. 97 bölüm çektiğimize göre bunu başarmışız diyebiliriz.
SIRLAR ORTAYA ÇIKACAK
S.B.Y.C: 'Asiye' için çok şey değişecek diyebilirim. Bu sezon çok uzun zamandır bilinmeyen sırlar ortaya çıkıyor.
B.Y.K: Gerçekten hiçbir fikrim yok. Ama değiştirmek için yine çok çabalayacaklarını biliyorum. (Gülüyor)
S.B.Y.C: Dizinin başında çok ağır dram sahneleri çektik. Karakterlerimizin acısına ortak olmaya ve en iyisini yansıtmaya çalıştık. 'Asiye'nin kader örgüsü çok zorlu ama bu onu daha güçlü yapıyor. Olabildiğince onu anlamaya çalışmıştım, üstüne çok düşündük ve sahneleri öyle çektik.
B.Y.K: Bu acıları yaşayan biri nasıl ayakta kalabilir? Hayata nerden tutulabilir? Bu sorular hep kafamda dönüyor. Bence birçok insan pes eder, bunu kaldıramaz. Belki ben de bir yerden sonra devam edemeyebilirdim ama 'Ömer' her şeye rağmen dimdik durmaya çalışıyor. Düşüyor ama günün sonunda kalkmayı biliyor. 'Ömer'in en sevdiğim özelliklerinden biri bu.
S.B.Y.C: Her sektörün kendi içinde zorlukları vardır. Mutlaka bizim de zorlandığımız şeyler var ama yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum.
B.YK: Ben bir dezavantajını görmedim. İnsanların sizi sevmesi tanıması, tanımadığınız insanlarla selamlaşmak, konuşmak benim için çok mutluluk verici.
HAYATIMIZIN DÖNÜM NOKTASI
S.B.Y.C: Küçüklüğümden beri oyunculuk yapıyorum ama 'Kardeşlerim' şüphesiz en çok tanındığım projem oldu. Bu yüzden benim için dönüm noktası diyebilirim.
B.Y.K: Oyunculuk anlamında da kariyer anlamında da benim için dönüm noktası. Rolümle birlikte çok şey öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. İyi ki onunla yolumuz kesişmiş. 'Ömer'le birlikte büyüdük, birlikte öğrendik. Umarım 'Ömer'in sonunu mutlu bitirebilirim.
DESTEK GÖRMEK BİZE GÜÇ VERİYOR
Bence erken yaşta iş hayatına başlamanın dezavantajından çok avantajı var. Ben yapmak istediğim işi tam olarak işin içinde öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Daha bilir adımlarla yürüdüm hep. Beni nelerin beklediğinin farkındaydım. Büyüklerimden de tavsiye alarak planlı ve tedbirli hareket etmeye dikkat ettim.
Asiye ile az da olsa benzer özelliklerimiz var. O bana göre daha sessiz ve hüzünlü hayatı olan biri. Benzer özelliklerimizden biri, Asiye'nin sevdiklerine olan şefkati diyebilirim. Asiye, duvarları olan bir kız, sevdikleri dışındakilere karşı biraz mesafeli yaklaşıyor, hemen samimiyet kurmuyor. Bu açıdan da biraz benziyor olabiliriz.
Sevdiklerimden ayrı kalmak, onları kaybetmek.
Çok fazla vardır, bir tane söyleyemem. Çünkü üç sezondur birlikteyiz, bu sene dördüncü sezonumuz ve her günümüz birlikte geçiyor. Hüzünlü sahneler çeksek de ekip olarak çok eğlendiğimiz pek çok anımız var.
Her türlü insandan farklı farklı mesajlar geliyor, eleştiri dahil ama çok tatlı seyirci mesajları da alıyorum. Sosyal medyaya girdiğimde de sadece onlara dikkat etmeye çalışıyorum. Destek görmek bize güç veriyor.
HAYAL KIRIKLIKLARI BENİ HEP MOTİVE ETTİ
Tabii ki oldu ama o hayal kırıklıkları olmasaydı işime, kendime bu kadar yüklenmezdim. Hayal kırıklıklarımı her zaman motivasyon olarak kullandım. Beni daha çok hırslandırdılar, daha çok işime bağladılar. O kırıklar şimdi benim en büyük keyiflerim. (Gülüyor)
Zaman zaman romantiğim diyelim. Duygularını çok belli edebilen birisi değilim. Açıkçası bu beni hep birçok alanda zorlayan bir durum oldu. Aslına bakarsanız mesleğimde de her karakter kendi duygularım hakkında bir şeyler keşfetmeme yardımcı oldu. Oyunculuğa yönelmemin sebeblerinden biri de bu olabilir belki.
Tabii birçok mesaj geliyor. Aralarında çok komik mesajlar da, çok ilginç mesajlar da oluyor...
TELEFONUM YOK SOSYAL MEDYAMI AİLEM KULLANIYOR
O anlarda Aylin değil, 'Emel' oluyorum ve onun yaşadıklarını hissetmeye çalışıyorum. O duyguya girdiğimde ağlayabiliyorum.
Çok duygusal bir sahneydi. O an 'Emel'in çaresizliğini hissettim. Halit abiyle gerçekten abi-kardeş gibi hissettiğimiz için o duygu izleyenlere de güzel geçti. Ben de izlerken duygulanmıştım.
Duygulandıkları anlar oluyor. Onlar o anda bizim oradaki hikayemiz için duygulanıyor.
Yaptığım işi çok seviyorum. Çok çalışıyorum. Bunun karşılığında insanların izleyip, sevip ödül vermesi çok gurur verici. Daha da keyifle yapıyorum işimi. Destekleri için teşekkür ederim.
Benim için zor kısımlardan biri, çünkü eğitimimden geri kalmak istemiyorum. Sette ödevlerimi yapıyorum. Öğretmenlerim de yardımcı oluyorlar. İdare etmeye çalışıyorum.
Yaşıtlarım gibi yaşamaya devam ediyorum. Telefonum yok, ailem sosyal medyamı işle alakalı kullanıyor. İnsanlar, bazen hoşlanmadıkları sahnelerle ilgili sert sözler söyleyebiliyor ama bu bir dizi ve ben de oyuncuyum. Oyuncuya rolü için bu kadar rahat hakaret etmemeliler. Onun dışında fotoğraf çektirmek istiyorlar ben de kırmıyorum. Güzel yaklaşımları beni çok mutlu ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.