Ben de kadınım diye geçiniyorum işte!
Ben de kadınım. Ben de boşandım... Benim de canım var ve ben de insanım... Ama işte kadın var kadıncık var. Ben 'cık' sınıfındayım. Ne evlenirken kiloyla altın veren oldu ne de boşanırken kat, yat, at teklif eden! Aşkla evlendik, saygıyla boşandık. Bu, bir kadının evlenirken de boşanırken de avucunu yalaması suretiyle havasını alması demek oluyor. Bakınız Hale Matraş isimli hanımefendiye... Kocası Emre Matraş'tan boşanırken, bir tek anasının nikahını istememiş!
BİR ŞİŞE SOĞUK SU EŞLİĞİNDE...
İstese ve para etse, onu da alırdı eminim. Kınamıyorum, yanlış anlaşılmasın. Sadece kafamı aşağı eğip, kendi kendime 'Tüüü utan utan sen de kadın mısın?' diyorum. Söz konusu hanım boşanırken neler istemiş ve almış peki? Tek tek saymayalım, bilen bilir, bilmeyen 'Google Efendi'ye danışır. Ben sadece birkaç örnek vereyim:
Şimdi o 'vs.' kısmına bile razı olan ama benim gibi 'tığ teber şah merdan' kalan dulcuk hemcinslerime sesleniyorum. Gelin buluşalım. Bardak da kesmez, birer şişe soğuk su eşliğinde birbirimizin yüzüne 'saaalak saaalak' diye bağıralım. Sonra da "N'apalım canım? En azından başımız dik, ayaklarımızın üzerinde duran, asssslan gibi kadınlarız. Kimseye müdanamız yok" falan sözleriyle birbirimizin sırtını sıvazlayalım. Eve giderken kafamızı vuracak taş aramadan önce de sessizce dağılalım. Hay benim saflarım!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.