Öfkelenince ağlıyorum buna bir çare arıyorum
Fransız filozof Descartes, "Ağlayabilen insan, sevme ve merhamet etme becerisine de sahiptir" demiş. Ağlamayı zayıflık, çaresizlik göstergesi olarak değil de duygusallığın dışa vurumu olarak gördüğümden pek severim bu sözü. Romalı şair Ovidius ise bundan taa 2 bin yıl önce, "Ağlamak, öfkeyi siler" buyurmuş. İşte buna katılmıyorum. Çünkü bizzat ben, öfkelendikçe ağlayan, ağladıkça da "Ben şimdi niye ağlıyorum" diye daha da öfkelenen biriyim. İnsan, yaşamı boyunca ortalama 95 litre, yani yaklaşık 10 kova gözyaşı dökermiş. Gerçi bende çok daha fazla zayiat vardır ama hadi biz yine de 10 kova desek, bunun altısını, öfkelendiğim zamanlarda harcıyorumdur. Kesin. Bu yüzden de tüm kavga ve tartışmalarıma 1-0 yenik başlıyorum. Zırıl zırıl ağlayarak konuşan ve bu yüzden sesi kısıldıkça kısılan bir kadını, haklı bile olsa, kim ciddiye alır ki? Küçük bir çocuk gibi! Dün Alaçatı yollarında küçücük köpeğini motora bağlamış gezdiren (!) adamın beni ciddiye almaması gibi... Ben zavallı köpeğin bitkinlikten titreyen bacakları karşısında sesim kısılmış, öfkeden ağlayıp, bağırıp çağırdıkça adam sırıtıyordu. "Köpeğim öyle istiyor sana ne?" dediğinde artık şuurumu yitirmiştim. Gerisi biraz flu...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.