Yedi deliler mor budalalar
GEL DE TAMİRCİ BUL
Yok arkadaşım, gelmiyorlar. Bir naz, bir eda, bir surat. Geçen gün benzinciye gittim kalorifer için mazot alacağım yaa, mazot! Adamın beni bir dövmediği kaldı. Nasıl kapris, nasıl naz! Dedim, "Beyefendi, çok mu zor bir şey istedim sizden? Eğer öyleyse özür diliyorum!" Zannediyorum ki "Olur mu öyle şey bacım?" diyecek. Yüzüme yine uzun uzun tiksinir gibi bakıp "Zor tabii" dedi. "Şimdi depodan çek, tankere aktar, size getir..." Yemin ederim aynen böyle dedi. Sanırsın babasının bedava mazot hayratı var, o da burada gönüllü çalışıyor. Uzatmayalım, dün de kalorifer tekrar kendi iradesiyle çalışmama kararı alınca artık birkaç gün önce gelen eski tamirciden hayır olmadığını anlayıp yenisi buldum. İki genç arkadaş geldi onlara kapıyı açtım, açmamla arkalarından mahallenin en genç ve de en yüzsüz iti 'Sarı Şey' içeri daldı. Ben "Bi dur, bi çüş oğlum" diyene kadar da etrafta ne kuru mama bıraktı ne de su... Onu zar zor dışarı çıkardım. Bu kez de tamirci arkadaşların açtığı bahçe kapısından iki kedi içeri daldı ki kendilerini yakınen tanıyorum, iki aydır benim lokantanın daimi müşterileri. Haaa durun durun, en önemlisini söylemeyi unuttum, bir gün önce kapıya vücudunun dörtte biri koparılmak suretiyle yok edilmiş bir kedicik geldi. Hemen Alaçatı'nın sokak hayvanlarıyla yakından ilgilenen veterineri Seçil arandı, yaralı ceylan acilen dikildi, tedavisine başlandı.
DAVETSİZ MİSAFİRLER
Seçil'in klinikte yer olmadığı için de mecbur benim başıma kaldı. Şimdi tekrar o manzaraya dönelim. Ben kapıdan giren köpeği bağırış çağırış kovalıyorum. Çünkü evde iki tane kedi var ki biri yabancı ve ağır yaralı. Cacık bu arkadaşın gözünün yaşına bakmamakta kararlı, yaralı kediciğin diğer dörtte birini koparmak için her an aportta bekliyor. Tamirci arkadaşlar bahçe kapısını açınca bahçede bekleyen ve sayıları gittikçe artan kediler içeri dalıyor. Bahçıvan diğer kapıyı da açık unutmuş mu sana? Bir bakıyorum bahçede iki adet hiç tanımadığım köpek daha, onlar da içeri hamle yapmak üzere. Artık dayanamayıp "Aaaaa noluyo laynnnn!" diye bağırmışım. Tamirci arkadaşlar korktu, dedim "Siz devam edin güzel kardeşim, üzerinize alınmayın." Sonra döndüm benim davetsiz Bremen mızıkacılarına: "Evi yedi deliler mor budalalara çevirdiniz, hepiniz dışarı çabukkk. Yemin ederim hepinizi sopayla kovalarım, dışarııı!" Dinlediler mi peki? Yok canım umurları bile olmadı. Onlar senden daha akıllı, boş tehditlere pabuç bırakmıyorlar. Aman neyse işte sizinle dertleşeyim istedim bugün. Üstelik sıkılırsınız diye başımdaki yoğunluğun ve işlerin tamamını anlatamadım. Hayvanat takımıyla yetindim. Ben susuyorum artık. Sözde Alaçatı'ya sakin, yavaş bir hayat için gelmiştim değil mi ben? Hııı, iyi oldu gerçekten.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.