ÖNCEL ÖZİÇER

'Flipper'ı mutlu zanneden bir nesildik

Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp diye boşuna demiyorlar işte...
Bundan yaklaşık 10 sene önce, yunus gösterileri Türkiye'ye Antalya'dan ilk giriş yaptığı yıllarda, koşa koşa ve hevesle gidip o tecrübeyi yaşamıştım.
Çünkü 'Flipper'ı izleyerek büyüyen her çocuk gibi; benim de hayalim, günün birinde bir yunusun yüzgecine tutunup kendimi sulara koyvermekti.
O sırada aynı keyfi yunusun da aldığına hiç şüphemiz yoktu.
Mutlu olmasa ağzındaki o gülümser gibi kıvrım boşuna oluşur muydu hiç?
BENİ AFFETSİNLER!
Yunuslar insanları mutlu etmek, onlara şaklabanlık yapıp eğlendirmek için varlardı ve bu yaptıkları soytarılıklardan da acayip zevk alıyorlardı.
Hem ne güzel, bedavadan karınları da doyuyordu işte.
O zamanlar bilmiyorduk ki bir yunusu ölü balık yemeye mahkum etmek, bir insana ceset yedirmekten farksızmış.
Cahillik işte... Kimse bize işin öteki yüzünü göstermemişti.
Gerçi o öteki ve acılı yüzü bilen de yoktu. Ne zaman ki, 'Flipper'ın eğitmeni ve dünyaya yunus gösterilerini musallat eden Ric O'Barry bizzat yaptığı işin vahşetine ayıldı ve kendine geldi; o zaman bizler de bir şeylerin ters gittiğini anladık.
Al işte ben! Yalnız yunuslarla yüzmek mi? Amerika'da az mı alkışladım Seaworld gösterilerini...
O koca koca yunusların, balinaların, el kadar havuzlara tıkılıp yapmaya zorlandıkları maskaralıklarda heyecandan çığlıklar atıp su tanklarının yanında boy boy pozlar vermiştim.
İki yunusun yüzgecine tutunmuş yüzerken çektirdiğim sırıtık fotoğraflarım banyomda asılıydı bir de. Hani hacet gidermeye giren herkes, ne halt yediğimi görsün diye!
Utanıyorum o günlerimden.
Affetsin o hayvancıklar beni.
Ama işte en azından gösteri yunuslarının nasıl bir işkence gördüklerini öğrendikten, hele de 'The Cove'u izledikten sonra o fotoğrafları duvardan indirdim ve yunuslarla gösteri yapılan yerlerin kapatılması için her fırsatta sesimi duyurmaya çalıştım.
Gel gör ki bazılarının cehaleti, vicdansızlığı o kadar kıvamlı ki; hiçbir protesto gösterisi, hiçbir belgesel, hiçbir uyarı, onların reyting kokusu aldıktan sonra akan salyalarını durdurmaya yetmiyor.

HAYVAN İŞKENCELERİ...
Show TV geçen haftayı 'Okullar kapandı, çocuk izleyicileri ekrana çekelim de reytingimiz ballı kaymaklı olsun' deyip sabah saatlerini hayvan işkencelerine ayırdı.
Onlara kalsa yayınladıkları görüntüler aman da çok komikti, çok güldürükçüydü, çok eğlenceliydi.
Yine şuursuzca atılan isterik kahkahalar arasında sundular o içler acısı manzaraları...
Tüm dünya yunuslar için özgürlük kampanyaları başlatmış ama onların umru değil.
Cehalet, vicdan yoksunluğu ve hırs... Bu üçü bir araya geldiğinde Allah hepimizi üzerimize yağacak fenalıklardan korusun. Lütfen bu insanlar bizden uzak dursun...
Diyeceğim ama, tabii boşuna!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.