Ya sineye çek, ya kapıyı!

Kadın, 16 yıllık kocasının bir süredir kendisine soğuk davrandığından şüphelenip peşine düştü.
Ve dedektifçilik oynayan her kadın gibi o da kısa sürede operasyonunu başarıyla sonuçlandırdı.
Kocasının; 'genç kızlarla', 'hem de malum ilaç desteğiyle' ilişkiye girdiğini kanıtlayıp dava dosyasında sundu.
Bu 'malum ilaç' ve 'genç kızlar' ayrıntısının neden mahkeme dosyalarında yer aldığını anlamak da zor.
Takviye ilaç alıp halvet olunca daha mı ayıp oluyor?
Ya da 30 yaş üstü kadınlarla aldatma makul, 20'lik genç kızlarla daha mı büyük suç?
Kadınların bu konulardaki takıntıları bir enteresan oluyor.
Aldatılmışsın işte, ayrıntısını niye kurcalıyorsun?
BOŞUNA YÜZ GÖZ OLMA
Neyse, sonuçta olay tüm ayrıntılarıyla ortaya çıktığı için, yaptıkları ortaya çıkan koca da "Ee? Ne duruyoruz, ayrılalım o zaman" dedi ve mahkemeye başvurdu.
Ki bunun tersi olmalı... Kadın adamı çapkınlık yaparken yakalayacak, boşanmak isteyecek, adam da 'Ben ettim, sen etme' diye kendisini affettirmeye çalışacak.
Ama yok, bu hikayede tam tersi.
Koca "İyi işte gördün, seni aldatıyorum, hadi boşanalım" deyince, karısı "Yandım anam!" deyip hakimin karşısına geçti. Boşanmak istemedi. Hâlâ da istemiyor...
Ben de o zaman soruyorum; peki o zaman ne halt etmeye suyu bulandırdın bacım?
Çünkü hep söylerim; eğer aldatıldığını öğrendiğinde kapıyı çekip gidecek gücün yoksa, hiç boşu boşuna adamın peşine düşüp telefonunu, bilgisayarını karıştırmayacak, yollarda izini sürmeyeceksin.
Boşu boşuna yüz göz olduğunla kalırsın. Ve o kocanın artık seni rahat rahat aldatmasına da yol vermiş olursun.
Çünkü, 'Belli ki bu ne yaparsam yapayım benden vazgeçmeyecek' diyen adam artık iyice gemi azıya alacak, ilişki hepten vıcık vıcık bir hal alacaktır.
O yüzden siz siz olun; maçanız çekip gitmeyi sıkmıyorsa, hiç boşu boşuna kendinizi eloğlu karşısında rezil etmeyin.
Sizi aldattığını kapı gibi belgeledikten sonra 'Ama ben boşanmak istemiyorum kiii!' demek, gerçekten daha büyük rezillik çünkü.