138 cevapsız arama
İlişkilerde karşıdakini çıldırtmanın binbir türlü yolu var.
Göz göre göre kıskandırmalar, 'yapma' denilen şeyi inadına yapmalar, arkadaşların önünde 'yahu bunlar neden ayrılmış ki?' seviyesine varacak kadar eski sevgiliyi yere göğe koyamamalar, ortadan kaybolmalar, hiçbir lafına inanmamalar, özgürlükleri kısıtlamalar, lar da lar...
Dün okuduğum bir haber bütün bunların babaannesi.
Bkz: Kocayı delirtmek için 138 cevapsız çağrı bırakmak.
BU NEYİN HIRSI?
Efendim hikaye kısaca şöyle:
Antalya'da 46 yaşındaki bir tır sürücüsü 'Karımı vurup balkondan atacağım, tutmayın beni' isyanıyla polisi aramış... Bu da acayip bir kafa tabii.
Hemen olayın cereyan edeceği adrese giden polis, adamı eve girmeden yakalamış.
Üzerinde herhangi bir silaha, kesici alete, suç unsuruna rastlanmayan adam şöyle demiş: "Eşimle kavga ettik, kendisinden ayrılmak istiyorum, boşanmıyor.
Evden çıktım gittim, 138 kere aradı.
Amacım karımı öldürmek değil, çıldırmak üzereyim."
Eee insan çıldırır tabii. Kimse yanlış anlamasın; aile içidışı- yanı-kenarı her türlü şiddete karşıyım. Ve fakat bir insanı 138 kere aramak da bir tür şiddet değil mi?
Kadın artık nasıl sinirlendiyse kayışları kopartmış.
Öyle bir tutturukluk, öyle bir inat, öyle bir 'benimsin leeeyn' çıkışı, öyle bir 'o kedi buraya geleceeek' çığlığı.
Oluyor öyle delirmeler.
Oluyor öyle kendini kaybetmeler, sonradan fena halde utanmalar, yorganları yakmalar...
Ancak biraz bünyeyi eğitsek, biraz serin dursak, biraz kadınlar erkekleri hayatlarının merkezi yapmasalar, biraz adamlar yalana, 'sen benim namusumsun' frekansına çıkmasalar, biraz birbirimizi malımız zannetmesek...
Altı üstü sevip sevişeceğiz, güzel vakit geçirip hayatı paylaşacağız, çoluk çocuk büyüteceğiz, yuvarlanıp gideceğiz...
Bu neyin intikamı, bu neyin hırsı, bu neyin ego savaşı a dostlar?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.