Kim gerçekten aşk ister?
Üstelik bazı kadınların aradığı, romantizm rüzgarlarında savrulan gerçek bir aşk değil, dört başı mamur bir ilişki. O da şu demek: Ailelerinin, çevrelerinin onaylayacağı, çocukluktan beri zihinlerine işlenmiş kuralların madde madde tamamlandığı bir ilişki. Uzun vadede mutsuz ve pişman olabiliyorlar fakat yine de görevlerini tamamlamak için mücadeleyi bırakmıyorlar. İlle de olacak, ille de...
AH AKILSIZ ÇOCUK!
Erkeklere gelince... Erkekler düzdür işte. Yani kız üzüldü mü, çiçek al. Ayrıldınız, barışmak mı istiyorsun, evlenme teklif et. Hoşlanıyor musun, ara. Sıkıldın mı, ortadan kaybol ve açıklama bile yapma.
Erkek, kadın gibi ince ince düşünmediği ve her veriyi denklemine dahil etmediği için amaca yönelik davranıyor.
Efendim, olayımız önceki gün GÜNAYDIN'ın manşetindeydi... Kız arkadaşıyla evlenebilmek için 'Kim Milyoner Olmak İster?'e katılan ve 7 bin 500 lira ödül kazanan Burak Kayacanlı, kız arkadaşı tarafından 'Beni rezil ettin' çıkışıyla terk edilmiş.
Hmmmm... Buradaki rezil etmenin, 'O soruyu nasıl bilemezsin!' rezilliği olduğunu zannetmiyorum elbette.
Kız, Burak'a baştan peşin peşin "İşin gücün yok, seni babamla tanıştıramam" demiş. Yani ne demek istemiş: Git kendine iş bul, çalış, sonra babama gideriz.
Kızın zaten korktuğu bu...
İlk bakışta 'Ayyy ne romantik çocuk!', iyi düşününce 'Ahhh akılsız çocuk!' diyor insan. Ben bu durumda ne Burak'a üzülürüm, ne de kıza öfkelenirim. Çünkü burada aşktan söz etmiyoruz. Daha doğrusu, aşktan sık sık söz ediyoruz ama aşkın ta kendisiyle karşılaşamıyoruz. Şahit olduklarımız daha çok; hırs, beklenti, projeler, ajandalar, selfie'ler, 'Ayy çok seviyorum'lar, 'Amaaan bırak onu Allah aşkına'lar...
Aşk dediğin; sahicilik ister, emek ister, mücadele, sabır, coşku ve sımsıkı sarılmak ister. Ohoooo kolaydı; hele bu devirde...
Zaten oğlumuz modelliğe başlayacağını söylemiş. Yayınımız sona erdi, hayırlı olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.