Güzel işler yapıyorsa herkes modacı olabilir!
Başarılı tasarımcımızı atölyesinde ziyaret edip hem koleksiyonunu yakından inceledim, hem de keyifli sohbetimizden sizler için mini bir söyleşi çıkardım...
Bu zamana kadar defileler genellikle çadırda yapılıyordu. Ama benim müşteri kitlem çadıra pek uymuyor. Moda haftasının bir alışveriş merkezinde yapılması, eleştiri oklarına hedef oldu. Fakat eleştirenler yurt dışındaki çadırların halini bilmiyor. Mekanları güzel kılan şey insanlardır. Eleştirmeden önce deneyimlemek gerekiyor. Zorlu'da insani koşullara çok önem verilmişti. Isısı, güvenliği, temizliği olması gerektiği gibiydi. Milano'daki defilelerde insanlar yemek yemek istediklerinde ortamdan uzaklaşmaları gerekiyor. Burada yemek için harika mekanların olması önemli bir imkan. Ayrıca sunum alanı, runwayler, büyük podyumlar olması işimizi çok kolaylaştırdı.
O yüzden ben bu yıl moda haftasından çok memnun kaldım.
Rönesans görmemiş bir ülkede sanat, edebiyat, felsefe konularını karşılaştırmak yersiz. İnsanların çoğunun yaptığımız işe sahip çıkmadığını düşünüyorum.
Eleştirmeden önce başından sonuna kadar irdelenmesi gereken başka konular var.
Hemen finale gidip kurguyu, senaryoyu iyi ya da kötü diye değerlendirmek bence çok büyük haksızlık. Tasarımcıların işin başından sonuna kadar neler yaşadığını, imkansızlıklarla neleri başardıklarını biliyorum. İyi ya da kötü görecelidir. Ama 'doğru' her zaman en güzelidir. Ne kadar doğru şeyler yaparsanız, o kadar güzel görünür. Doğruyu öğrenmeye çalışan Rönesans görmemiş bir ülkede moda haftası yapmaya çalışan tasarımcıların tanımını düzgün yapmak gerekir. Bizim de çok açıklarımız var, biz de zaman geçtikçe öğreniyoruz. Fakat kapımızı çalıp mertçe açıklarımızı yüzümüze söyleyecek insanlar bulamıyoruz. Genel yayın yönetmenlerinin 'Sizler için ne yapabiliriz, elinizden nasıl tutabiliriz?' diye sormaları gerekiyor. Ben sadece bu senaryoyu yazan bir tasarımcıyım. Fakat bu bir ekip işi. Sektörün farklı kollarındaki herkes ise bu ekibin içinde. Çünkü birlikten güç doğar. Herkes birbirinden beslenmeli. Sadece işin şov kısmında buluşmamalıyız.
Hayalleriniz neler?
'Aşk-ı Memnu' dizisi, benim önümü açan en önemli gerçek. Kim ne giydiyse, giyen kişilerin fotoğraflarıyla kutularında saklıyorum.
O sakladığım anıları retrospektif defilemde kullanmak hayalim. İleride ise kendime ait çiçekçi dükkanı açmak istiyorum. Catherine Deneuve'e tayyör dikmek isterdim. Türkiye'de zaten çoğu kişiyi giydirdim.
Kılık kıyafetle değerlendirmem. Davranış ve zarafet başta gelir. Bilgi, aura, enerji çok önemli. Dünyanın en güzel elbisesi bu boşlukları dolduramaz. Vizyon; eğitimle, öğrenimle kazanılır. Okuduğun okul, gezdiğin, gördüğün, yediğin, içtiğin her şey sana hayatı öğretir.
Bu kadına da ne giydirsen olur.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ni birincilikle kazandım ve büyük başarıyla bitirdim.
Ama bu işi yapmak için eğitim almak şart değil. Okulda öğrendiklerimle tekniğim çok gelişti fakat dünyanın en önemli moda tasarımcıları kendilerini geliştirip tecrübe edinerek bir noktaya geldiler. Ben, bu işi kim yaparsa yapsın, sonuçta düzgün ve güzel iş çıkıyorsa ona çok saygı duyuyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.