2011'de Şahan'ın kaçamak mekanı...

Bence 2010'nun en komik magazin olayı, bu illüstrasyonu kullanıyor olmamız. İki ünlü şahsiyetin balkonda paparazzilere yakalanması ama çekilen fotoğrafların basında kullanılmasının yasaklanmasına benzer bir olay, dünyada yaşandı mı acaba? Yaşandı ama o da Türkiye'de... Bülent Ersoy'un eski fotoğraflarını kullanamıyoruz. Şahan Gökbakar ile Berrak Tüzünataç'ın balkon kaçamağına dair üretilen komplo teorileri çok saçma ve komikti. Ancak Şahan'ın bunlara kızıp köşe yazarlarına dava açmasının ardından, balkon kaçamağını filminde kullanacağını açıklaması daha komikti. Gökbakar'ın 2011'deki olası kaçamak mekanlarına dair tahminde bulunmayı size bırakıyorum...
NİHAT DOĞAN'IN FİLMİ
2010'un bir diğer flaş gelişmesi ise Sibel Can ile Sulhi Aksüt'ün boşanmasıydı. Ben hâlâ Can'ın Aksüt'ü evde hangi halde görüp ayrılma kararı aldığına takıldım... Sayın Can, nasıl bir haldi o? Vallahi 'Da Vinci Şifresi' gibisiniz. Tarkan'ın uyuşturucudan gözaltına alınmasının en komik medya yansıması ise bir yazarın, ünlü şarkıcı ile reklam anlaşmasını bozdu diye Pepsi'ye kızmasıydı. Bono'nun hayatında ilk defa hem de konser verdiği bir ülkede ıslıklanması, örnek aile babası gösterilen Tiger Woods'un eşini 10 küsur kadınla aldatması, Emir Kusturica'nın kovulması, Fatmagül'ün donunun pazara düşmesi vs... Magazinin de gündemi bayağı yoğunmuş. 2011'deki asıl patlamayı ise Nihat Doğan'dan bekliyorum. Nihat, "Benim Mahsun ve Özcan'dan ne eksiğim var" deyip film çekmeli... 1071 Malazgirt Savaşı ile başlayan film New York'ta Özgürlük Heykeli'nde Nihat'ın "Senin ruhun benim ruhum önünde diz çöküp tövbe eder" haykırışıyla son bulmalı.