Öyküyü bilmek ya da bilmemek

Habertürk Magazin Yayın Yönetmeni ve yazarı Kadir Kaymakçı, 'Cem Yılmaz ketum olmalı' başlıklı yazımı eleştirmiş. Medyada çıkan 'Pek Yakında' isimli filmle ilgili izlenim yazılarını keyifle okuduğumu ama bugüne çıkan haberlerle birlikte neredeyse filmle ilgili A'dan Z'ye her şeyi öğrendiğimizi, öykünün çok fazla deşifre olduğunu yazmıştım.
Kadir; edebiyat ve sinema konularında bilgi birikimini konuşturan keyifli bir yazı kaleme almış. "James Cameron, Mevlüt'e kulak verse sinema tarihinin en çok izlenen filmlerinden 'Titanic'i çekmezdi...
Adamlar 'Örümcek Adam' üçlemesi bittikten beş yıl sonra 'İnanılmaz Örümcek Adam' diye yeni bir üçlemeye başladılar... Vladimir Nabokov'un dediği gibi mesele; öykünün ne olduğu değil, nasıl anlatıldığı..."
İŞİN SUYU ÇIKIYOR
Vallahi kendi yazımı eleştirecek olsam böyle bir yazı kaleme alırdım.
Kadir haklı, verdiği örnekler de doğru. Evet, battığını bildiğimiz halde 'Titanic'i izliyoruz ama ben yine de bazı filmlerin öyküsünün fazla deşifre edilmemesini tercih ederim.
Çünkü Cem Yılmaz'ın öyküsünü nasıl anlatacağından çok, ne anlatacağını daha çok merak ediyorum. 'Pek Yakında'da 'Titanic yok ama korsan DVD'ci Zafer'in kendi gemisini batırmamak, hayata tutunmak için verdiği mücadele var ve ben artık öykünün nereye uzanacağını az çok kestiriyorum ve bu da beni rahatsız ediyor.
Örneğin Türkiye'de çekilen Russell Crowe'un 'The Water Diviner' filminin setleri o kadar yakın markaja alındı ki, artık filmin finalini bile kestirmek mümkün. Bizim medya bazen set haberlerinde işin suyunu çıkarıyor diye düşünüyorum.