Kendisine küfrettiği için mahkemeye verdiği Fatih Terim 'beş yıl küfür edemeyecek' cezası aldığında konuşmuştuk spor yazarı Osman Tanburacı'yla. Sabah evlerinde kahvaltıda buluşmuştuk; kendisinden 30 yaş küçük eşi Jülide hazırlamıştı bahçedeki sofrayı... Karısının gözlerinin içine bakıyordu... "Lütfen sen de gel yanımıza" diyerek içeriden çağırıp duruyordu. Genç eşine, aşık olduğu o kadar belliydi ki. Mutlu bir aileydi onlar, aradaki 30 yaşa rağmen... Jülide Tanburacı'nın evi terk ettiğini okuduğumda ne yalan söyleyeyim, şaşırdım. O yüzden üzerime vazife değilken aradım ünlü yazarı... "Bu konuda asaletimi korumak istiyorum, konuşmayacağım" dedi. "Aldatma hikâyesi falan mı?" deyince "Asla" dedi ve konuyu kapattı. Belli ki arada başka şeyler, başkalarının parmakları vardı. Sordum, soruşturdum ve öğrendim ki olayın nedeni aile baskısı! Evet evet, mahalle baskısı gibi... Kızının kendisinden 30 yaş küçük biriyle evlenmesini istemeyen ve bu evliliği onaylamayan Jülide Hanım'ın babası altı ay önce vefat etmiş. Aile de, babanın ölümünü 'bu üzüntüye' bağlamış, manevi baskı yapmış evin tek, biricik kızına. Bunları Osman Bey'e de sordum, hiç yorum yapmadı. Hayır da demedi ama. "Her türlü şeye göğüs gerebilirim ama araya nifak sokulursa elimden bir şey gelmez" demekle yetindi. Ve mutlu bir aile daha dağıldı... Ne acayip şey şu; evlilik ve ilişkiler meselesi. Jülide Hanım'la konuşmayı çok isterim, o da konuşmak isterse ben buradayım...