Doktor musun, yargıç mısın, ahlak bekçisi misin, nesin sen?
***
Timuçin Esen, Beyoğlu'nun arka sokaklarında polisler tarafından karga tulumba götürülmeye, elleri kelepçelenmeye çalışılırken kafasının yarıldığını fark ediyor. Hem tedavi olmak hem de tutanak tutulması için Taksim İlkyardım Hastanesi'ne gidiliyor. Acildeki nöbetçi doktor, yani hastaya hemen müdahale etmek için orada bulunan doktor, "Sabahlara kadar gezilir mi sokaklarda, gezerseniz böyle olur işte, ben dikmem bu saatte kafa mafa" diye tepki gösteriyor üzerine vazifeymiş gibi. Orada da bir fasıl hır çıkıyor tabii, çıkmaz mı! Ardından da hastayı 'lütfen' kabul ediyor doktor bey. Bu kez de Timuçin Esen'i göstererek 'Alın şunu içeri' diye kaba saba bir dil kullanıyor. Esen de orada tedavi olmayı istemeyerek, Amerikan Hastanesi'ne gidiyor. Taksim İlkyardım Hastanesi Nöroşirurji bölümünde, o gece nöbetçi doktor olan A. Kaan Kılınç'ı mahkemeye vermeye hazırlanıyor Esen şimdi. Çok da iyi yapıyor, sakın sakın ihmal etmesin. Tabipler Birliği de umarım bu işin arkasını bırakmaz, gereken neyse onu yapar ve cezalandırır bu doktoru. Şu hale bak... Adam işini yapmak için değil, gece kaça kadar eğlenip eğlenmeyeceğimize karar vermek için orada nöbetçi sanki! Bundan sonra bu mudur olayımız? Gece çıkıp eğleneceksen, içeceksen, sonucuna katlan: Kazara başına bir şey gelirse polis yaka paça götürecek, kelepçeleyecek, doktor da terbiye verecek! Valla komplo teorilerine giderek inanmaya başlıyorum; evimizden çıkmayalım diye elbirliğiyle çalışılıyor mu ne?
***
Not: Pazartesi yazımda 'Timuçin Esen konusunda özeleştiri yapmalıyız' derken, "çuvaldızı kendimize de batırıyorum" demişim. Çok güldüm kendime, iğneyi batırmam yeter mi acaba?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.