Orta yol
Önceki gün 'Şike Kanunu' konusundaki 'Yanlışlıklar Komedyası' başlıklı yazımda tarafsız ve objektif olmaya itina etmiştim. Lâkin, bu konuda kılıçlarını bilemiş vetoculara da vetoya karşı çıkanlara da yaranamadım. Ben de Nasreddin Hoca'nın fıkrasında olduğu gibi, 'Sen de haklısın hanım' demeyi tercih ettim.
Aslında bu konuda yanlışlıklar tek taraflı değildir. Daha önce de belirttiğim gibi, bu bir 'Yanlışlıklar Komedyası'dır. Şike Kanunu diye bilinen 31 Mart 2011 tarihli ve 6222 sayılı 'Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun' ve 24 Kasım 2011 tarihli 'Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapan Kanun' konusunda başlıca şu yanlışlıklar yapılmıştır:
Cumhurbaşkanı'nın son kanunu iadesi üzerine, önce Başbakan Yardımcısı Arınç ve bazı AK Partililer, artık bundan sonra düzenleme yapılmayacağını beyan etmişlerse de hemen ardından AK Parti grup başkan vekilleri ile CHP ve MHP sözcüleri, imzalarının arkasında olduklarını ifade ederek Kanunu değiştirmeden aynen Cumhurbaşkanı'na göndereceklerini söylemişlerdir.
İşte bu tutum, yanlışlıklar komedyasının son perdesini teşkil edecektir. Şöyle ki:
1. Kanunun aynen iadesi hâlinde, özel kişilerin serbest bırakılması hakkında kanun çıkarıldığı görüşü haklılık kazanacak ve TBMM şaibe altında kalacaktır. Bu durum maşerî vicdanı rahatsız edecek ve hukuk devleti normları yaralanacaktır.
2. Değişiklik kanununda cezaların orantısız şekilde düşürülmesi, caydırıcılığın kalkmasına sebep olacak ve spor mafyası şike faaliyetlerine devam edecektir. Bu ise, 6222 sayılı ilk kanunu etkisiz hâle getirecektir.
3. Cumhurbaşkanı Gül'ün dört yıllık icraatı sırasında bir kanunu ilk defa iade etmesi ile eski Cumhurbaşkanı Sezer'in siyasî ve ideolojik vetoları birbirlerinden tamamen farklıdır. Üstelik Gül vetosunda haksız da değildir. Son kanunun Cumhurbaşkanı'na aynen iadesi Gül'ü rencide edecektir.
Hz. Peygamber'in İslâmiyette orta yolu tavsiye eden hadisleri vardır. Ebu Hureyre'den rivayet edilen bir hadis-i şerîfte, 'Orta yolu tutun, orta yolu! Hedefe ulaşırsınız' buyrulmuştur.
TBMM'ye iade edilen Kanun'un ceza hükümleri yeniden düzenlenerek ilk kanundan daha düşük, değişiklik kanunundan daha yüksek bir seviyeye getirilmelidir. Bizce, alt sınır 2 yıl, üst sınır 4 yıl olabilir. Bu takdirde mevcut tutuklular tahliye edilemeyecekleri için, 'kişiye özel kanun çıkarılması' şaibesinden kurtulunur; suç-ceza orantısı kurulur ve caydırıcılık sağlanır.
Meseleye siyasî çerçeveden bakıldığında, iki yıl sonra AK Parti'nin başına gelmesi muhtemel olan Gül ile ilişkilerin bozulmaması gerektiği düşünülmelidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.