Kim 'Savaş'tan yana olur ki?
Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde yine sizinle dertleşmek istiyorum. PKK terör örgütünün saldırılarını ve cinayetlerini devam ettirdiği 30 yıldan beri, bu eli kanlı örgüt mensupları ile içte ve dıştaki destekçileri, hiç utanıp sıkılmadan 'barış' ve 'demokrasi'den söz ediyorlar. Öyle ki, terör örgütünün Meclis'teki temsilcilerinin bile ismi 'BDP', yani güya 'Barış ve Demokrasi Partisi...'
Düşünebiliyor musunuz? Hem demokrasiye ve barışa yönelik her türlü şiddet eylemini gerçekleştireceksiniz, hem de 'barış' ve 'demokrasi' üstüne nutuklar çekeceksiniz... Yahu, bu 40 bin kişiyi alçakça katleden kimdir, söyler misiniz? Bir ülkenin vatan topraklarına saldırırsanız, elbette o ülke kendisini savunacaktır. Bana, durup dururken Kürt canlarımıza saldıran tek bir güvenlik gücü gösterebilir misiniz?!...
Şimdi bu her daim zeytinyağı gibi su yüzüne çıkan teröristlere 'terörist' dediğimiz için 'nefret söylemi'yle mi itham edileceğiz?
Ancak, silâhların sustuğu son süreçte tahrik edici olmamak ve toplumda huzuru sağlayıcı istikamette gayret göstermek lâzımdır. Bunun için de sadece tek taraflı çabalar yeterli değildir. Başbakan Erdoğan, hiçbir tâviz vermediği hâlde onu istismar ederek suçlamak fırsatçılık olur. AK Parti'nin de bilgi eksikliği yüzünden yapılan bazı tenkitleri hoş görmesi; hattâ sorunları çözümlemek için bunlardan faydalanması gerekir.
Elbette herkes gibi teröre karşıyım ve huzurdan yanayım. Lâkin, vatanımı savunmak gerekirse, daha önce de söylediğim gibi 'dağa çıkmaya da razıyım'. Bu sözümü istismar edenler, bunun darbecilere karşı 'tankın üzerine çıkmak' gibi sembolik ve millî heyecan ihtiva eden bir deyim olduğunu bal gibi bilirler...
Hülâsa, şu hakikati herkes bilsin ki, Kürt kardeşlerimiz 'başımız, gözümüz üstünedir' (Ser çava). Ancak, bu mukaddes vatanımızı kimseye böldürmeyiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.