Sorular
Peygamberimiz (s.a.v.) sınırsız olabilecek bu matemi üç günle sınırlamıştır.
Ancak kadının kocasından ötürü -bir taraftan matem anlamı da taşıyan- iddetini dört ay on gün olarak daha uzun tutmuştur. (Buhari, Cenaiz, 31) Yas tutmak ile; ağlamak ve üzüntü duymak birbirine karıştırılmamalıdır.
Bir insan kaybı için elbette bütün bir ömür boyu gözyaşı dökebilir. Bu insani bir duygudur. Önemli olan Allah'a isyan etmemektir.
Zira bu yolla hem nesillerinin geleceğini şekillendirirler ve hem de zinadan korunmuş olurlar. Erkek veya kadında cinsellikten tamamen kesilme -iktidarsızlık veya cinsellikten tam kesilme- halinde boşanma hakkı doğar.
Karı-koca isterlerse evliliğe devam ederler. Ama isterlerse makul bir süreden sonra -bazı alimler bunu bir yıl olarak saymışlardır- eğer problem giderilemiyorsa boşanabilirler (İbn Abidin, el-Ukud, 1/30).
Kadın adetliyken bazı ibadetlerden muaf tutulur. Namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kâbe'yi tavaf edemez.
Yükümlü tutulamaz.
Allah'ın tertemiz kullarıdırlar. Asla ihanet yapmamışlardır. Kendilerine inen emirleri iletmişlerdir. İman bu anlama gelir.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) gelmesinden sonra, hepsinin görevini Peygamberimiz yüklenmiştir. Ondan sonra Peygamber gelmeyecektir. Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır. "Eğer Musa (a.s.) bugün sağ olsaydı, bana uymaktan başka çaresi yoktu."
Biz Peygamberlerin kitaplarına da iman ederiz. Ama şöyle iman ederiz: O peygamberlere indiği zamanda, indiği haliyle iman ederiz. Değişmiş haliyle değil.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.