Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman eden kurtulur
Kur'an-ı Kerim önceki kitapların hepsinin Allah katından indiğini ve tebliğcilerin birer peygamber olduğunu doğrular. Bu ayrı bir şeydir. Hz. Muhammed (s.a.v.) indikten sonra bütün din mensuplarının Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmelerinin gerekliliği ayrı bir şeydir. Kur'an kitabı olan olmayan bütün inançlar üzerine hakemdir.
"Sana da (ey Muhammed) önündeki kitabı (Tevrat, Zebur, İncil'i) doğrulayıcı ve onları denetleyip gözetleyerek düzeltici olarak bu Kitap'ı (Kur'an) hak ile indirdik. Artık sen onlar (Kitap ehli) arasında Allah'ın indirdiği (Kur'an) ile hükmet." (Maide, 48)
Bu ayet açıktır. Hz. Muhammed'e (sav) inen kitap diğer bütün dinler üzerinde müheymin, yani belirleyicidir. Yanlışlarını işaret eder, doğrularını tasdik eder. Ne diyalog, ne şu, ne bu ne de başka bir şey bu hakikati değiştiremez. Böyle iman ettik, böyle de ahirete gitmeye niyetliyiz. Bu imanın bedeli de neyse ona kabulümüz var. Ahirette de rabbe söyleyecek sözümüz budur inşallah.
Kur'an'a ve Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmeden kurtuluşa ermenin imkânsız olduğunu belirten bazı ayetlerin mealini verelim:
1- (Ey Muhammed) de ki; Ey insanlar! Şüphesiz ben, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın size, hepinize (gönderdiği) elçisiyim. O'ndan başka ilah yoktur. O diriltir, öldürür artık Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan elçisine iman edin. - O (peygamber) ki Allah'a ve O'nun sözlerine iman eder- ve Ona (o peygambere) tabi olun ki doğru yolu bulasınız. (A'raf, 158)
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) devlet başkanlarına, putperest veya Hıristiyan liderlere gönderdiği bütün 'irşad ve tebliğ' mektuplarında Allah'a iman, İslam'a davet ve peygamberliğini kabul emri vardır.
Biz cennete girişin yolunun Kur'an'a ve Hz. Muhammed'i (s.a.v.) son elçi olarak kabul etmekten geçtiğini apaçık diyoruz. Ölçümüz; tebliğ ve irşaddır. İmanımız da böyledir.
Bu gerçek; diğer din mensuplarıyla; olacak olan beşeri, insani, vicdani ilişkilere zarar vermemelidir. Bu ayrı bir şeydir, onları anlamak ayrı bir şeydir, İslam'ı tebliğe devam etmek ayrı bir şeydir. Başka din mensuplarıyla, ekonomik, insani, siyasi vs ilişkilerimiz bu hakikate aykırı değildir. Ölçümüz bu hususta Hz.Mustafa'dır (s.a.v). Her şeyde olduğu gibi.
Müslüman imanında pazarlık sahibi değildir. Kâfirun suresinde olduğu gibi açık ve net görüş sahibidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.