Erdoğan... Kendinden emin; meydan okudu

AK Parti, dün 3. Olağan Kongresi'ni yaptı. Genel Başkanlık yarışı yoktu ama gene de üyeler, Merkez Karar ve Yürütme Kurulu'na (MKYK) girme konusunda heyecan yaşadı. AK Parti'nin 2002'den beri tek başına iktidarda olması, Kongre'ye ilgiyi arttırmıştı; kalabalık bir basın ordusu, toplantıyı takip ediyordu.

***
Genel Başkanlık yarışı yok ama partide bir boşluk da mevcut değil. Tayyip Erdoğan'ın Kongre'deki konuşmasını dinlerken, "Başbakan, hakkıyla yerini dolduruyor" diye düşündüm. Bunu, ondan hazzetmeyenler bile kabul ediyor. Dinamik, kendine güvenen, hayalleri olan ve karizmatik bir lider.
Halkın dilini konuşuyor: Pınarhisar Cezaevi'ne giderken başladığı yolculuğu, Necip Fazıl Kısakürek'in hapishaneden yazdığı şiirle süslerken, vatandaşın duygularına hitap ediyordu: "...Garip pencerecik, küçük, daracık; / Dünyaya kapalı, Allah'a açık. / Dua, dua... eller karıncalanmış; / Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış..."
Ve aynı şiirden başarıya inancı ifade eden bir cümle: "Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!.."
Erdoğan, kararlılığını, Mehmet Akif'in mısralarıyla anlattı: "Cehennem olsa gelen / Göğsümüzde söndürürüz / Bu yol, Hak yoludur / Dönme bilmez yürürüz..."
Kat edilen yolun zorluğunu vurgulamak için ise, Âşık Veysel'e müracaat etti: "Uzun ince bir yoldayız..."
***
Başbakan, konuşmasında demokrasiye vurgu yaptı; meydan okudu: "Bizi demokrasi yolundan alıkoymak isteyenler oldu. Boyun eğmedik; dik durduk. Boynumuzu bükmedik. Millet iradesini, seçim haricinde değiştirmeyi düşünenler, karşılarında milleti bulur."
Erdoğan, Büyük Türkiye vizyonunu da ortaya koydu. Türkiye'yi, dünyada hak ettiği yere taşıma iradesini tekrarladı: "G-20 üyesi olan, küresel ekonomik sistemin yeniden inşasında rol oynayan, uluslararası kurumlarda etkinliği gitgide artan ve komşularıyla iyi geçinen Türkiye'yi 21. yüzyılın parlayan yıldızı" olarak ilân etti.
***
AK Parti'nin yıldızının da Tayyip Erdoğan ile parlamaya devam edeceği anlaşılıyor. Ya sonrası... Belki bugünden düşünmek çok erken ama unutmayalım, 2011'de genel seçimler, 2012'de cumhurbaşkanlığı seçimi var. O tarihte, siyasette, kartlar yeniden karılacak. Zaten, AK Parti tüzüğüne göre, Erdoğan ancak bir kere daha genel başkan ve milletvekili adayı olabilir. (Tüzük, bir kişinin Kurucu Genel Başkanlık hariç, 4 kere üst üste seçilebileceğini, milletvekilliğini de ancak, üst üste 3 dönem yapabileceğini öngörüyor.) 2012'den sonra sadece AK Parti'de değil, CHP ve MHP'de de değişim rüzgârları esebilir. Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkma ihtimali var. Baykal ile Bahçeli'nin kaderleri ise, 2011 seçimlerinde gösterdikleri performansa bağlı.