Türkiye'nin mirası
Türkiye'de, ülkemizin dertleriyle uğraşmaktan kültürel olaylara yeterince vakit ayıramıyoruz. Dünyanın kültürel mirasına, eğitime ve doğaya sahip çıkmaya çalışan UNESCO, bu yüzden bize, "dış kapının mandalı" gibi geldi; geliyor. Ne yazık!
Oysa Türkiye, UNESCO'nun 20 kurucu üyesi arasında yer alıyor. Bugüne kadar, ülkemizi UNESCO Yürütme Kurulu'nda bir dizi seçkin şahsiyet temsil etti: Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Kutsi Tecer, Prof. Bedrettin Tuncel, Prof. Erdal İnönü, Prof. Talat Halman, Prof. Orhan Güvenen.
Doğrusu buraya gelip, Büyükelçi Gürcan Türkoğlu'ndan bilgi almadan önce, Türkiye'nin Dünya Kültürel ve Doğal Miras listesinde kayıtlı 9 eseri/alanı olduğunu bilmiyordum. Bunlar: İstanbul'un tarihi yarımadası; Göreme Ulusal Parkı (Kapadokya); Divriği Camii ve hastanesi; Hattuşaş: Hitit Başkenti; Nemrut Dağı; Xanthos (Marmaris); Hierapolis (Pamukkale); Safranbolu; Truva.
Ayrıca, somut olmayan kültürel miras önerilerimiz de kabul edildi: "Âşıklık geleneği", "Karagöz gölge oyunu" ve "Nevruz kutlamaları"...
Yukarıda anılan geleneklerimizin, "UNESCO, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi"ne kayıt edilmesine karar verildi. Daha önce de, Türkiye'nin önerisi üzerine, "Meddah hikâyeleri" ve "Mevlevi Sema Ayini" bu listede yer almıştı. İletişim ve Enformasyon dalında da ülkemizden 3 bölgesel mirası bulunuyor: 1) Kandilli Rasathanesi'ndeki el yazmaları; ilk astronomik bilgiler 2) Boğazköy Hitit tabletleri üzerindeki çivi yazıları 3) Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki İbn-i Sina'ya ait yazma eser koleksiyonu.
***
***
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.