NAZLI ILICAK

Demirel'in şapkası

Hafızaları tazeleyelim: Süleyman Demirel hakkında sarf edilen "Şapkayı bırakıp gitti" sözünün darbelerle ilgisi yok. Adalet Partisi'nin ilk kuruluş döneminde, henüz Demirel genel başkan olmadan önce, Celâl Bayar, Kayseri Cezaevi'nden Ankara'ya getirildiğinde olaylar meydana gelmişti. Kışkırtılan bir takım gençler, Adalet Partisi il binasını basıp, protesto gösterileri yapmıştı. Çiçeği burnunda politikacı Süleyman Demirel, işte o anda siyasete girmekten vazgeçmiş ve gerçekten de portmantoda şapkasını unutup evine gitmişti. Kendisini evinde görmeye gelenlere, böyle kavgalı, itişli kakışlı, kanlı siyaset istemediğini, bir hizmet adamı olduğunu, ülkeye yarar sağlamak amacıyla politikaya girmeyi arzu ettiğini anlatıyordu. Zor ikna ettiler... Demirel, siyasetten ayrılmaktan vazgeçti; sonra da genel başkan adayı olarak partinin başına geçti.
Dün Milliyet gazetesinde açıkladığı gibi, 12 Mart'a karşı direnmemesinin sebebi, gerçekten, parlamentonun açık kalmasını sağlamak içindi. Parlamento açık olur ve siyasi partilerden hükûmete bakan atanırsa, "Bu iş ergeç sulanır, darbe tehlikesi ortadan kalkar" diye düşünüyordu. 12 Eylül'de ise, zaten yapacak hiçbir şey yoktu. Demirel her zaman, "Benim tanklı tüfekli bir milis kuvvetim mi var ki, orduyla mücadeleye gireyim" derdi. 12 Eylül sonrası, yasaklı döneminde, askere ve Kenan Evren'e karşı en başarılı mücadeleyi yürütenlerden biri Demirel'di.
1969'da, Güneri Civaoğlu'nun hatırlattığı gibi, yetkisi dışına taşan Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı görevden alması demokratik bir başarıydı. Ama aynı yıl, Demokrat Partililere siyasetin yolunu açacak anayasa değişikliğinde geri adım attı. Bu değişiklik, İnönü ve CHP'nin de desteğiyle Meclis'ten geçmiş, Senato'ya gelmişti. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Demirel'i Çankaya'ya çağırıp, "Asker rahatsız" deyince, Demirel "Ordumuzun hassasiyetine özen göstermeliyiz" açıklamasını yaptı ve değişiklik teklifini komisyona geri çekti. Mamafih bugünkü şartlarda dahi, - yani demokrasinin daha çok benimsendiği bir dönemde- Tayyip Erdoğan da askerle uzlaşma adımları atabiliyor. Meselâ, Bülent Arınç bastırmasaydı, sizce Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına aday olabilecek miydi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.