Demirel'in şapkası
Dün Milliyet gazetesinde açıkladığı gibi, 12 Mart'a karşı direnmemesinin sebebi, gerçekten, parlamentonun açık kalmasını sağlamak içindi. Parlamento açık olur ve siyasi partilerden hükûmete bakan atanırsa, "Bu iş ergeç sulanır, darbe tehlikesi ortadan kalkar" diye düşünüyordu. 12 Eylül'de ise, zaten yapacak hiçbir şey yoktu. Demirel her zaman, "Benim tanklı tüfekli bir milis kuvvetim mi var ki, orduyla mücadeleye gireyim" derdi. 12 Eylül sonrası, yasaklı döneminde, askere ve Kenan Evren'e karşı en başarılı mücadeleyi yürütenlerden biri Demirel'di.
1969'da, Güneri Civaoğlu'nun hatırlattığı gibi, yetkisi dışına taşan Genelkurmay Başkanı Cemal Tural'ı görevden alması demokratik bir başarıydı. Ama aynı yıl, Demokrat Partililere siyasetin yolunu açacak anayasa değişikliğinde geri adım attı. Bu değişiklik, İnönü ve CHP'nin de desteğiyle Meclis'ten geçmiş, Senato'ya gelmişti. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Başbakan Demirel'i Çankaya'ya çağırıp, "Asker rahatsız" deyince, Demirel "Ordumuzun hassasiyetine özen göstermeliyiz" açıklamasını yaptı ve değişiklik teklifini komisyona geri çekti. Mamafih bugünkü şartlarda dahi, - yani demokrasinin daha çok benimsendiği bir dönemde- Tayyip Erdoğan da askerle uzlaşma adımları atabiliyor. Meselâ, Bülent Arınç bastırmasaydı, sizce Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına aday olabilecek miydi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.