"Dinleniyoruz paranoyası" haklı mı?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yaptığı açıklamadan bazı önemli noktaları okurlarımla paylaşmak isterim.
"Hükûmet, gerekli gereksiz soruşturma açıp, yargıyı baskı altına alıyor." Peki bu iddiayı rakamlar doğruluyor mu? Hayır... 1999'da, 1636 şikâyetten 224'üne soruşturma izni verilmiş, oran yüzde 14. Ve diğer seneler: 2000'de 2624 şikâyet, 309 izin, oran yüzde 12; 2005'ten itibaren şikâyetler artıyor. Buna mukabil, soruşturma ve kovuşturma izni yüzde 5 oranına düşüyor. Son yılı ele alırsak, 2009'da, Kasım'a kadar, 4530 şikâyet vuku bulmuş, sadece 210'unun soruşturulmasına Adalet Bakanlığı izin vermiş; oran yüzde 5.
Şimdi Demirel'in üslûbuyla soralım: "yüzde 5, yüzde 14'ten büyük mü, küçük mü?"
2005'ten 2009'a kadar toplam şikâyet 20 bin 443. Soruşturma ve kovuşturmasına izin verilen: 1.209. Bu rakamın, sadece 69'u hakkında, hâkimler, telefonların dinlenmesine ve kişinin teknik takibe alınmasına müsaade etmiş.
Dinleme olayları abartılarak, "Türkiye korku cumhuriyetine dönüştü" havası basılıyor. Bence bu söylem, cunta iddialarını gölgelemeyi amaçlayan Psikolojik Harekâtın bir parçası. Yukarıda verdiğimiz rakamlar orta yerde dururken, "Hepimiz dinleniyoruz" paranoyası yaratılmaya çalışılıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.