Bülent Yıldırım anlatıyor

Hürriyet gazetesinde yayımlanan İsrail askerlerinin fotoğraflarıyla ilgili bazı sorular sormuştum. Özel bir yöntemle kurtarılan karelerin, bir İHH yetkilisi tarafından gazeteye verildiği ileri sürülüyordu.
İsraillilerin iddialarını destekleyen bu fotoğrafları, İHH'nin niçin servis ettiğini öğrenmek istemiştim.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım ile konuştum.
İşte Yıldırım'dan öğrendiklerim:
"O ve benzer fotoğraflar, bizim bilgisayarımızda bulunuyordu. Hiçbir yere servis edilmedi. Fakat basın mensupları odalara girip çıkıyordu. Tam olarak elimizde delil yok ama, en azından şunu söyleyebiliriz: Bizden izinsiz kopyalanmış bu fotoğraflar. Tabii, İsrail'in de elinde aynı fotoğrafların olduğunu hatırlatayım. Bu kareleri çeken Adem Özköse, kimseye vermediğini söylüyor. Yani ortada karışık bir durum mevcut."
Bülent Yıldırım'ı bulmuşken başka sorular da sordum.
-Hükûmet tehlikelerden dolayı sizi uyardı mı?
-Uyardı; İsrail'in saldırabileceği söylenildi. Ama biz, savaşmaya gitmiyorduk.
Planımız, uluslararası sulardan Mısır'ın Ariş limanına yanaşmak ve kıyıdan Gazze'ye geçmekti. Daha önce Lübnan gemisi bunu yapmıştı. İsrail'in denetimi altında tuttuğu sulara girmeyecektik.
Ama hiç kimse, kıyıdan 78 mil uzaktayken bir saldırıya uğrayacağımızı düşünemezdi.
-İzin almayı denediniz mi? (Fethullah Gülen'in söylediği gibi)
-Birkaç ay önce, 100 TIR'lık karadan ve 700 tonluk denizden yardım için, İsrail yetkililerine yazdık, cevap dahi alamadık.
-Uluslararası bir organizasyonun parçasısınız. Öyle değil mi?
-Viva Filistin ve Free Gazze isimlerini taşıyan iki ayrı kuruluşun bünyesinde hareket ediyoruz. Viva Filistin, kara yolu seferlerini, Free Gazze ise deniz yolundan gidişleri düzenliyor.
-İsrail, sizlerin arasında teröristlerin de olduğunu söylüyor.
-Böyle bir şey olsa, Türkiye ne kadar baskı yaparsa yapsın bizi bırakmazlardı.
Uluslararası sularda saldırıya uğradığımız için, İsrail sorumlu olduğunu biliyordu. Nitekim, İsrail mahkemelerinde hakkımızda dava açılamadı. Öldürmek kastıyla gemiye geldiler. Önce Zodiaklar hızla yaklaştı, halat atıp bağlanmaya çalışırken, biz de halatları çözüyorduk. Buna mukabil, gaz bombaları ve sözde plastik kurşun attılar. Ama Cevdet arkadaşımız, fotoğraf çekerken, ilk saldırıda vuruldu ve öldü. Adli Tıp'ta, o kurşunu inceleyen başhekim, benzerini hiçbir yerde görmediğini söyledi.

İlk günlerdeki heyecan geçtikten sonra, tenkitlerin kısmen İHH ve barış gönüllülerine yöneldiğine şahit oluyoruz. İsrail askerlerine demir çubukla saldırmaları, mukavemet etmeleri, hemen teslim olmamaları eleştiriliyor. Eleştirilerin haklı tarafı olabilir de, ama, İsrail'in korsanlık yaparak uluslararası sularda vatandaşlarımızı katlettiği, o kişilerin de Gazze'ye "açık hava hapishanesindeki mazlumlara yardım için gittiği" gözden hiçbir zaman kaçırılmamalı.