Hoca'nın oyunu

Şimdi anlatacağım fıkra, özellikle siyasette kullanılan bir hikâyedir.
Aksak Timur Hoca'nın köyüne uğrar. Köylü, padişahı lâyıkıyla ağırlar. Padişah da, giderken bu konukseverliğe karşılık, köye bir fil hediye eder. Fil zamanla bağ bahçe koymaz, her yeri talan eder. Köylü perişan. Hoca'ya başvururlar.
- Aman Hocam, kurtar bizi. File bir şey yapsak, padişah kellemizi alır.
Hoca, "Tamam benimle gelin. Padişaha gidip durumu arz edelim" cevabını verir. Köylüyü arkasına alır, Timur'un huzuruna çıkar. Timur sorar: "Hoca niye geldin? Filim nasıl?"
- Filiniz padişahım...
Tam o sırada arkasına bakar. Ardında kimse kalmamış, herkes kaçmıştır.
- Padişahım, hediyeniz olan filden çok memnun kaldık. Yalnız kalıyor, bir tane daha istiyoruz.
Bu da Hoca'nın kendisini huzurda yalnız bırakan köylüden intikamı olur.

***
Siyasette de insanların "peşinden geliyoruz" deyip, sonra ardına düştüklerini yalnız bıraktıklarına sık sık şahit olmuyor muyuz? Son örnekler: Deniz Baykal ve Necmettin Erbakan. Şimdi merak ettiğimiz konu: Acaba bu iki kişi "Kandırıldık" diye geride kalanlara fatura kesmeye çalışacaklar mı?