Bir fasıl ziyafeti
Cuma günü, Fehmi Koru ve Erhan Köknar'ın öncülüğünde toplanan Fasıl'ların, bu yıl ilkine katıldım. Herkes, Bağcılar'daki Ramazan Bingöl et lokantasında bir araya geldi. Maksat yemek yemek değil, musiki ziyafeti ama içli köfteden çiğ köfteye ve Adana usulü kebaba kadar, demirhindi şerbeti ve ayran eşliğinde peş peşe yapılan ikramlar, geceye, bir de damak zevki boyutu kazandırmıştı. Adnan Çoban yönetimindeki koro, gene döktürdü. Fasıl hüzzam makamındaydı. Güzel bir şarkıyla başladı: "Sabrımı, gamzelerin, sihr ile târâc edeli / O güzel gözlerinin nûruna yandım ezelî / Acı, öldürme ki kalbimde hayalin yaşasın / Yeter ey gözleri sevda dolu esmer güzeli"
Prof. İskender Pala, bu şarkının anlamını açıkladı: "Gamze, yanaklardaki çukur değil, efsunkâr (büyüleyici) bir bakıştır. O bakışı anlatmaya binlerce tercüman yetmez. Bu öyle bir bakıştır ki, yay kaşlardan, kirpik gibi oklar kalbe saplanır, kalbi yaralar ve esir alır. Ama âşık, o saplanan okları sevgiliden bir hatıra gibi gördüğü için, acıdan şikâyet etmez."
Her toplantıda İskender Pala, böyle güzel sunuşlar yapıp, bize Divan edebiyatının inceliklerini anlatır. Bu arada, Pala'nın "Şah ve Sultan" isimli bir romanının çıktığını söyleyeyim. Tarihi doku içinde, masal ile hakikat arasında bir dünya; büyüleyici bir aşk hikâyesi.
Son birkaç ayrıntı:
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.