Erdoğan, medya ve eleştiri
Salı günkü grup toplantısında, Başbakan Tayyip Erdoğan, KCK tutuklamalarını eleştiren gazetecilere ağır bir dille çattı. Konuşmasının bir yerinde, "Onlar siyasetçileri eleştirecekler de, siyasetçinin onları eleştirmeye hakkı olmayacak mı?" diye sordu.
Oysa herkesin bir görevi mevcut. Medya, ülkede doğru düzgün işlemeyen konular varsa, halk adına onların hesabını sormak zorunda. Baş malzemesi de siyasetçi; özellikle iktidar. Siyasetçi ise, hem basının, hem de örgütünün vasıtasıyla, kendisine ulaşan talepleri karşılamaya çalışacak. Eğer, siyasetçi de, basın mensuplarını, eleştirileri dolayısıyla eleştirirse, bir baskı havası doğabilir. Halkın gerçekleri öğrenme hakkı, bu şekilde sınırlanabilir.
Ama Erdoğan dikkat ederse, basın mensupları, KCK operasyonlarını değil, toptancı bir zihniyetle BDP mensuplarının pek çoğunun bu torbanın içine atılmasını eleştiriyor. Medya, "Akan kan dursun" derken, bir yandan terörün, bir yandan operasyonların yaygınlaşmasının bu hedefe hizmet etmeyeceğini düşündüğü için endişeli.
Siyasi iktidar ve basın mensupları ipleri germek yerine, birbirlerini anlamaya çalışsalar daha doğru yaparlar. Devletteki hâkim görüşe göre, PKK, silâh zoruyla masaya oturmak istiyor. Bir başka ifadeyle, devlet terörle baş edemeyecek ve yenik bir pozisyonda müzakereye başlayacak. Buna mukabil, hükümet, başarılı operasyonlarla devletin gücünü gösterip, sahada hâkimiyet kurmayı, sırası geldiğinde, barışı sağlamak üzere, eskiden olduğu gibi gene PKK ile masaya oturmayı hesap ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.