NAZLI ILICAK

Erdoğan... Say... 2002-2013

Türk Ceza Kanunu'nun 216'ncı maddesinin 3'üncü fıkrasında yer alan "kamu barışını bozmaya elverişli" kıstasına uymadığını düşündüğüm için, Fazıl Say'a verilen cezayı haksız buluyorum. Ama "Öldük, bittik, mahvolduk, rezil olduk" gibi abartılı cümlelere de gerek yok. Netice itibariyle, hüküm ertelendi, Fazıl Say da hapishaneye girmedi.
Ayrıca Türkiye'nin önemli bir mesafe kat ettiğini, 2002 ile kıyaslayarak anlayabiliriz. O tarihte, eski Türk Ceza Kanunu'nun aynı suçu düzenleyen maddesinden (312'nci madde) yargılanan Tayyip Erdoğan 10 ay ceza almış ve Pınarhisar Cezaevi'nde 4 ay yatmıştı. Üstelik siyaseten önü kesilmiş, bin bir zorlukla yoluna devam edebilmişti. Neticede, Fazıl Say gibi, kimsenin dinine, imanına hakaret etmiyordu. Onu cezaevine sokan dizeler şöyleydi: "Minareler süngü, kubbeler miğfer /Camiler kışlamız, mü'minler asker /Bu ilâhi ordu dinimi bekler /Allahu Ekber, Allahu Ekber."
Ya Fazıl Say ne demiş? "Nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı... Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun cennet-i âlâ meyhane midir, her mümine 2 huri vereceğim diyorsun cennet-i âlâ kerhane midir?"
Say'ın sözlerini, kimi, düşünce özgürlüğü kapsamında, kimi bunun dışında görebilir. Ama her halükârda, dinin kutsallarına bir hakaret olduğu ortada. Oysa Erdoğan'ın okuduğu mısraları, herkes, tartışmasız, düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirir.
Bazı köşeleri okuyorum; sanki Say'ın Twitter'da takipçilerine gönderdiği satırlar Ömer Hayyam'a aitmiş gibi, "Kim bilir Hayyam bin yıl sonra kendi dizelerinden dolayı birinin mahkûm olduğunu bilse ne kadar şaşırırdı" diye yazıyorlar.
Bu yorum, öncelikle Ömer Hayyam'a hakaret. Hayyam, o kadar densiz, kendini bilmez biri miydi? O şöyle yazmış: "Derler ki cennette huriyanlar olacak / Orada saf şarap ile ballar olacak / Mey ile maşukayı tercih ettik / Nasılsa sonunda bunlar olacak."
Bugün Fazıl Say'a sözde düşünce özgürlüğü adına sahip çıkanlar, dün Erdoğan'ın mahkûmiyetini desteklemişti. En azından ağızlarını açmamışlardı. Bir gazetemiz "Muhtar bile olamayacak" diye manşet atmıştı.
Geçmişle mukayese ettiğimizde, Türkiye'de düşünce özgürlüğüne gösterilen ilginin arttığını görüyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.