Her yıl bir kez ağız içi kanser taraması yaptırın
Her hafta olduğu gibi bu hafta da ağız ve diş sağlığı ile ilgili sorularınızı yanıtlamaya devam ediyorum. Merak ettiğiniz sorularınızı ilker.erdogan@sabah.com.tr e-posta adresinden sorabilirsiniz, yanıtlarını buradan sizlere ulaştıracağım. Bu hafta ağız kanserleri ve hamilelik döneminde diş tedavileri ile ilgili sorularınızı yanıtladım…
Birçok insan her saatte bir kişinin ağız kanserinden öldüğünü duyduğunda şaşırmaktadır. Bu kanser tipi; boyun, beyin, yumurtalık ve deri kanserinden çok daha ölümcüldür. Son çalışmalarda, birçok kanser türünde ölüm oranının düşmesine rağmen ağız kanserlerinde bu oranın arttığı görülmektedir. Pap smear tesleri, PSA testleri ve mamografi gibi erken tespit yöntemlerinin rahim, prostat ve meme kanserleri oranlarının azalmasında faydalı olduğunu zaten biliyorduk. Ağız kanserlerinin erken teşhis edildiği takdirde tedavisi en kolay hastalıklardan biri olduğu öğrenildiğinden beri diş hekiminizin sizi düzenli olarak görmesi ağzınızdaki sorunları dikkatli bir şekilde takip etmesi oldukça önemli hale geldi. Kansere dönüşmesi muhtemel lezyonların ya da ağız kanserinin erken dönemde yakalanması durumunda tedavi çok daha kolaydır, yayılımı engellenebilir ve başarı oranı yüzde 82'den daha fazladır. Teknolojinin de getirdiği yeniliklerle erken teşhis muayenenin yanı sıra ağız içi tarama cihazlarında da kullanımını artırmış, başarı oranını yükseltmiştir.
YUTKUNMADA ZORLUK OLUR
Kanser şüphesi olan ya da kansere dönüşmesi muhtemel olan iki tip lezyon vardır: Beyaz lezyonlar (lökopilakiler) ve kırmızı lezyonlar (eritroplakiler). Kırmızı lezyonlar çok daha az görülürler fakat kansere dönüşme riskleri çok daha fazladır. Eğer kırmızı ya da beyaz lezyon 2 hafta içerisinde kendiliğinden geçmezse yeniden değerlendirilmeli ve kesin teşhis için biyopsi alınmalıdır. Ağız kanserlerinin diğer belirtileri:
Ağız kanserlerinde erken tespit çok önemlidir. Ağız kanserleri çok çabuk yayılmakta, görülen vakaların yalnızca yarısı teşhisinden sonra 5 yıl yaşayabilmektedir. Diş hekiminiz ağız için kanser taramasını her yıl en az bir kez yapmalıdır. Tarama tüm yüzü, dudakları, başı ve boynu, dudakların iç kısmını, diş etlerini, yanakların içini, ağız tabanını, dilin yüzeylerini ve damağı içermelidir. Yeni tip ağız kanseri muayeneleri; florasan ışıklarını ve özel gargara ile boyaları da içermektedir.
HAMİLELİKTE GEREKMİYORSA RÖNTGEN ÇEKTİRMEYİN
Hamilelik boyunca diş tedavisindeki ilk amaç, gereken tedavileri anneye veya gelişen bebeğe yan etki oluşturmadan gerçekleştirmektir. Geniş ya da riskli işlemler olabildiğince ertelenmelidir. Ancak gereken tedaviyi yapmamak mantıksız olur ve normalde tedavi esnasında oluşabilecek olumsuz yan etkilerden daha tehlikeli hale gelebilir. Örneğin eğer sinire yakın bir yerde çürük varsa ve bu çürük enfeksiyona yol açarak bebeğinize zarar verebilecek durumdaysa, sorunu zaman kaybetmeden çözmek mantıklı olacaktır. Acil bir durumda gerekmediği sürece röntgen işleminden uzak durulması önerilir. Eğer röntgen alınacaksa, karın bölgesini kurşun yelekle korumak gerekmektedir. Ayrıca diş hekimini n tedaviler esnasında epinefrin içeren uyuşturucu iğneleri ve bebeğin plesenta bariyerinden geçebilen ilaçları kullanmaması gerekmektedir. Penisilin ve eritromisin, enfeksiyonun oluşturduğu riskin antibiyotik riskinden daha tehlikeli olduğu zamanlarda kullanılabilecek ilaçlardandır. Ne ilaç kullanılırsanız kullanın, ilk önce doğum doktorunuzun onayını alın.
Acil işlemler dışında ilk üç ayda sadece önleyici işlemler ve diş temizliği yaptırılabilir. Diş tedavileri için en ideal dönem çocuğun en kritik vücut parçalarının oluşma döneminin bittiği, riskin en az olduğu ikinci üç aydır. Eğer hasta rahatsa üçüncü üç ayda da tedavilere devam edilebilir.
KANSER TEDAVİSİNDEN 2 HAFTA ÖNCE DİŞ HEKİMİNİZE GİDİN
Bu tarz tedavilerin özellikle baş ve boyun bölgesine uygulanması çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Keza bu tedavi sadece kanser hücrelerine değil, sizin kendi sağlıklı hücrelerinize de (ağız içi dokuları da dahil) zarar verebilir. Her iki tedavi biçiminde görülen yan etkiler şöyledir: Ağrılı ağız ve diş eti, ülserasyonlar (yaralar), dilinizde yanma hissi, yaygın çürükler, kuru ağız, tat almada değişiklikler, yemekte, konuşmakta ve yutkunmada zorlanma. Ayrıca bazı kişilerde tedaviye ara vermeye yol açacak enfeksiyonlar da gelişebilir. Kanser teşhisi konulan birine verebileceğimiz en iyi tavsiye, tedaviye başlamadan en azından iki hafta önce diş hekimine görünmesidir. Diş hekimi genel bir muayene edecek, gereken röntgenleri alacak ve sonra problem yaratabilecek tüm enfeksiyon ve çürükleri belirleyecektir. Kuru ağızdan şikayetçi kişilerde en sık görülen problem tükürük akışındaki azalmaya bağlı olarak oluşan çürüklerdir. Bu durumda florlu ağız suları bu problemin giderilmesinde faydalı olacaktır. Hatta kişiye özel ağızlıkla ağza uygulanan florlu jel de önerilebilir. Kuru ağzın yan etkilerini azaltmak için şekerli yiyeceklerden uzak durmak, buz çiğnemek, sık sık ağzınızı çalkalamak, şekersiz sakız çiğnemek de tükürük salgısını arttıracağından faydalı olacaktır. Çoğu zaman kanser tedavisinin sonucu olarak kişilerde çene tutulabilir ve hasta ağzını çok fazla açamaz. Bunu engellemek için günde üç kez egzersiz yapılmalıdır. Ağzı ağrıya neden olmayacak kadar çok açıp kapatarak bu hareketi 20 kez tekrarlamak yeterli olacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.