Gözümüz kulağımız Kopenhag'dayken…

Kopenhag'da pazartesi günü başlayan ve iki hafta sürecek olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansı, dünyayı ne kadar büyük bir hızla kirlettiğimize ilişkin bilgi yağmuruna tutuyor bizi. Hoş, 192 ülkeden 92 lider ve 15 bin delegenin, uçak kullanarak, limuzin kiralayarak 41 bin ton karbondioksite neden olduğu daha çok dikkat çekse de toplantının önemini azaltmayacak gelişmeler de oluyor.
Bir gazeteci olarak beni en çok 45 ülkeden 56 gazetenin ortak bir metin yayınlayarak zirveye katılan liderlere, iklim değişikliğinin daha büyük felaketlere yol açmaması için cesur adım atmaları yolundaki çağrısı etkiledi. Son 14 yılın 11'inin kayıtlara geçen en sıcak yıllar olduğunun anlatıldığı bildiride, dünyanın ısınmasına verilen tepkilerin cılızlığından söz edilerek, "Kopenhag'daki siyasetçiler, tarihin bu nesille ilgili yargısını şekillendirebilecek güce sahip. Ya harekete geçen ya da felaketi görmesine rağmen bunu engellemek için hiçbir şey yamayan bir nesil" denildi. Umarım medyanın güç birliği işe yarar.
Dün her ne kadar eleştirsem de bültenlerine göz atmaktan kendimi alamadığım TÜSİAD ve Bölgesel Çevre Merkezi işbirliği ile kurulan İklim Platformu'nun yayınladığı rapor dikkat çekici idi.
Türkiye'nin 1990-2007 arasında sera gazı salım artışı yüzde 119 gibi yüksek bir oranda gerçekleşmiş. Ne yazık ki bu, dünyanın en hızlı artış oranıymış. Umarım karar vericiler bir an önce bu konuda harekete geçerler. Aksi takdirde, düşük karbon merkezli yeni ekonomiye geçiş sürecinde Türkiye için önemli bir engel kapımızda.