
CHP ve modernleşme
CHP meydanlara çıktı. Bu hamlenin 28 Şubat'ın son hamlesi olan Cumhuriyet Mitingleriyle iç içe dokusunu, dokunuşunu görmemek mümkün mü? Hele hele o mitinglerin düzenleyicileri, 28 Şubat'ın taraftarları o partinin bunca içindeyken ve hatta başındayken...
Gene de onu bir yana bırakalım. Bunun demokratik bir tepki olduğunu varsayalım. Demokratik bir ülkede değil partilerin, insanların sokağa çıkmak ve gösteri yapmak hakkı sabittir ve muazzezdir. Kaldı ki, toplumsal alan (public space) tanımı, özü gereği siyasaldır. CHP'de şaşırtıcı olan grup toplantısını meydanda yapmak. Çok şey var onun üstüne söylenecek ama geçelim; çünkü heybede turpun daha büyüğü var, Demirel'in tabiriyle.
* Toplumsal değişimi talep eden, dayatan kitlelerden uzak, kopuk. Kendisine itici güç bulamıyor. İçine kapalı bir siyaset onu geleneksel anlayışıyla iç içe geçiriyor ve sistemi aşmak manasına gelebilecek her türlü girişimden onu alıkoyuyor.
* Dünyadaki dönüşümün tek model olmadığı bir gerçek. Tersi ölmek demektir. Fakat yeni bir seçenek ancak eldeki birikimin ve dinamiklerin çözümlenmesinden çıkarılabilir. Sınıfsal bir konumlandırma ve sistemin belli sınıfsal öncelikler doğrultusunda dönüştürülmesi bütünüyle bugünün kapitalizmini anlamakla mümkündür. Radikalizm ancak onu içeren ama seçeneğini besleyen bir oluşum olabilir.
Bugüne kadar zannettik ki, aktif modernleşmeye kültürel planda karşı çıkan ve ona sadece 'sosyal' bir çerçeve çizen Ecevit'in 1970'lerde yaptığı türden bir model yeterli olabilir. Olmuyor. Güncel kapitalizmin en önemli yanı bu: kitlelere tüketimi, daha fazlasını talep etmeyi öğretti. İnsanlar şimdi hem daha fazla kazanç hem de daha fazla sosyal olanak talep ediyor. Sosyal güvencenin garantisi kimseyi kazandığından daha azına razı etmiyor. Bunun sonucu şu: Türkiye'de modernleştirici bir parti var, AK Parti, bin türlü eksiğiyle birlikte, bin türlü eksiğine rağmen. CHP'nin onu "aşması" ancak nasıl daha fazla modernleştirici olduğunu tarif etmesiyle mümkündür.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.