
İngiltere'yle kader paylaşmak
Sadece Türkiye değil ki, AB ile uğraşan. Parasını, yani Avru'yu hiç kabul etmemiş, kullanmamış, kendi ulusal para biriminden vazgeçmemiş İngiltere, geçtiğimiz hafta, hem de başbakanı aracılığıyla, gerektiğinde AB'yi tartışmaya açacağını söyledi. Biz de gene Başbakan Erdoğan aracılığıyla AB konusunu sorgulamaya devam ediyoruz.
Şimdi ben geriye çekilsem, baksam ve bu iki çıkış, tepki arasında acaba bir ortaklık var mı diye sorsam çok mu zorlamış olurum hayal gücümü? Deneyeyim, karar, hüküm nasılsa oluşur.
Sonra izzeti, itibarı zedelenmediyse de iktidarı eni konu sarsıldı. ABD, bölgenin hâkim gücü haline geldi. OD büyük ölçüde onun denetimine girdi. Klasik politikalarına, kültürlerine ve stratejilerine bağlı kalarak Britanyalılar bölgede samanlar altından suları yürüttüler ama özellikle şu son dönemde pek öyle esamileri okunmadı.
Hayır cevabı bana göre abestir. Eğer gerçek buysa ve eğer Türkiye, bal gibi, bölgenin en önemli oyuncularından biriyse, hatta başlıcasıysa, ABD bu meyanda Türkiye ile yeni bir ittifakı deniyorsa, Downing Caddesi 10 Numara'da oturanlar niye olanlara bigâne kalsınlar?
Hele son zamanlarda üstelik de Hanedan düzeyinde sürdürülen iyi ilişkiler, Londra'nın özellikle AB konusunda sağladığı destek bunlara eklenirse bana göre kare netleşir. İngiltere, Türkiye'yle birlikte OD'ya dönük yeni bir yakınlaşmanın, ortaklığın zeminini yokluyor.
Bunlar geniş hayaller, İngilizlerin tabiriyle pipo rüyaları diyenlere cevabım çok açık: Zayıf bir hafıza ve zayıf bir muhayyileyle bir şey yapılamaz. Hele dış politika hiç!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.