Yeni yapı, eski yapının taşlarıyla...
İtirafsa itiraf: yazarken beklemiyordum! Ama ardından gelen tepkiler, çarşamba günkü yazımın zülfü yare dokunduğunu kanıtladı. Sadece Türkiye'de değil dünyada da Marksist terminolojinin, perspektifin ve bilincin hâlâ işlevsel olduğunu, olabileceğini belirtmiştim. Bu bakış açısı, bu kavram birikimi bugünkü Türkiye'yi ve dünyayı anlamakta ve eleştirmekte kullanılabilir demiştim. Bir de, Marksizm dışında kapitalizmi hâlâ radikal ve sistemli şekilde eleştiren başka bir ideolojinin olmadığını kaydetmiştim. Değişmez cümlemi de yazmıştım: Türkiye'de böyle bir muhalefet yok, keşke gerçek bir sosyal demokrasi olsaydı.
Koca bir muhalefet bloğunun bütün söylediklerinin yanlış, eksik, yetersiz olduğunu düşünmek olanaksız. Belli bir ölçekte bakıldığında söyledikleri içinde elbette doğrular da mevcuttur. Fakat bunlar kitleleri harekete geçirmeye yetmiyor. İktidar karşısında güçlü, verimli, işlevli bir muhalefet 'momentumu' oluşturmaya yetmiyor.
Evet, gerçekten nedir kurucu değerler?
Sorunun yanıtı, CHP'nin de bilinç dışındaki yanıtı, Altı Ok'tur. Peki, bugün o Altı Ok'un, tarihsel derinliği, tarihsel platformdaki anlamı dışında bizatihi Altı Ok olarak, daha fazla savunulacak bir anlamı var mı? Teker teker hepsi kendisine göre anlamları olan bu kavramlardan bugün hiçbiri münhasıran kitleleri arkasında toplamaz. Hele 'milliyetçilik' gibi, 'devletçilik', 'halkçılık', 'inkılapçılık' gibi ilkelerin bugün Altı Ok ve CHP bağlamında işlevi büsbütün devre dışı kalmıştır.
Bu tartışmayı 25 yıldır yapıyorum.
İkincisi ve daha vahimi 'kurucu değerler' gibi bir kavram kullanıldığında bu kitlelerin nezdinde, bilincinde geçmiş, eski, aşılmış bir dönemi özlemek, ona çağrı çıkarmak gibi bir anlam kazanıyor. Bugünkü dinamikler içinde kim bunu kabul eder?
Muhalefet krizi budur, Türkiye'de.
Lenin, yeni yapı eski yapının taşlarıyla yapılacak diyordu. Bu, eski yapının yıkılması, sökülmesi anlamına gelir. O olmadan aşılamaz, muhalefet krizi!
Keşke böyle olmasaydı...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.