Başkanlık rejimi ve liberal demokrasi
Herkesin de bildiği gibi tarihin ilk modern demokrasisi, Amerika Birleşik Devletleri'dir.
Ve bu ülkenin siyasi sistemi de, anayasasının kabul edildiği ilk günden beri, başkanlık sistemidir.
Yani, başkanlık sistemi, demokrasi tarihinde bir çıkıntılık değil; bugün liberal demokrasi diye bildiğimiz kavramın, tarihte ilk hayata geçişinin sistemidir. Başka bir deyişle, modern liberal demokrasi, tarihte ilk defa, başkanlık sistemi halinde boy göstermiştir.
Ayrıca parlamenter sistemin tarihi, bir hükümdarın parlamentoyu feshedip, kendi mutlak diktatörlüğünü yeniden ilan etmesi hadiseleriyle doludur. Zaman zaman da, parlamentonun, bir lider etrafında ayaklanıp hükümdarı halletmesi ve yeni bir mutlak monarşiye kadar, bir süre o liderin diktatör olması hadiseleri görülür.
Halbuki, 1788'de hayata geçtiğinden bu yana, Amerikan Başkanlık Sistemi, ne o hükümdarlara tekabül eden Başkanın, parlamentoyu feshedip diktatörleşmesine; ne de parlamentonun ayaklanıp Başkanı devirmesine sahne olmuştur. Özetle parlamenter sistemin tarihi, zorbalık ve savaşla doludur. Amerikan Başkanlık Sisteminin tarihi ise, huzur ve barışla doludur.
Başkanlık sistemini kötülemek için öne sürülen Latin Amerika örnekleri, çarpıtmadan başka bir şey değildir. Birincisi; hiçbirindeki sistem, Amerikan Başkanlık Sistemine özdeş değildir. İkincisi; bu bazı Latin Amerika rejimleri bile, Amerikan Başkanlık Sistemine benzedikleri ölçüde, benzer tarihi şartlara sahip olan, ama sözde parlamenter sisteme göre yönetilen çoğu az gelişmiş ülkeye nazaran da, bütün inkıtalara rağmen, nispeten daha demokratik olmuşlardır.
Şimdi tüm okurlarıma soruyorum: Bu tarihi gerçekler ortada dururken, hangi sistem, liberal demokrasinin doğal sistemi olma payesine layıktır? Başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.