Avrupa Birliği ve Atilla Yayla
Bilindiği gibi ülkemizin en meşhur liberal-demokrat entelektüellerinden biri hatta birincisi Atilla Yayla'dır. Aynı zamanda bir siyaset felsefesi profesörü ve Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı olan Yayla'nın güncel AB tartışmalarına bakışını merak ettim ve arayıp sordum.
Tevekkeli Atilla Hoca da son yaşanan AB gelişmeleri üzerine dayanamayıp bir yazı kaleme almış. Şu sıralar Yayla'nın yazacağı bir gazete köşesi yok ama ona rağmen yaşanan çifte standartlı durumdan rahatsız olup kaleme sarılmış. Ben de bu iki gün köşemde bu değerli fikir adamının yazısının büyük kısmına yer vermek istiyorum. İnsaflı ve vicdanlı entelektüel perspektiflere yani Atilla Yayla gibi isimlere bu ülkenin çok ihtiyacı var...
AB meselesi Türkiye'nin siyasî ve entelektüel hayatında tuhaf boyutlar kazandı. Bazı kişi ve çevreler AB'yi uygarlıkla ve onun parçaları olarak özgürlük ve demokrasiyle özdeşleştirmekte. Bu yüzden AB değerleri denen şeyleri, daha somuta indirgersek AB regülasyonlarını hayata bakışta esas almakta ve her şeyin mihenk taşı olarak kullanmaya çalışmakta...
AB içindeki AB'ye yönelik eleştirilerden ya haberdar değiller ya da onları farklı bir dünyaya ait sanarak hiç ders almıyorlar. Oysa önyargı esiri olmayan biri, sırf İngiltere'de yaşananlara bakarak bile, AB'de her şeyin mükemmel olmadığını ve AB'ye taraftar olanlar kadar karşı olanların da bulunduğunu görebilir...
AB PKK ile organik bağları bulunduğu aşikâr, çalışanlarının bazıları açıkça terör eylemlerinde görev üstlenmiş olan yayınların normal medya organı muamelesine tâbi tutulmasını istiyor. Sormak lâzım, AB üyelerinden birinde IŞİD için çalışan ve onu savunan bir yayın organı olmasına izin verilir miydi?
Yapılan basın özgürlüğüne girer, basın özgürlüğüne saygı göstermek gerekir der miydiler? Görünen gerçek o ki, şimdilerde AB dindar teröristlere ne kadar çok kızıyorsa seküler teröristlere de aynı ölçüde sempati duyuyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.