Avrupa’nın cini Fransa’da şişeden çıktı
Cumartesi sabahı "Sarı Yeleklilerin" eylemlerini izlemek üzere Paris'e indiğimde insanda terk edilmiş izlenimi yaratan bir kentle karşılaştım.
Sessizliği bozan, Kiliselerden yükselen çan seslerine karışan ambulans ve polis sirenleriydi.
Meydanlara çıkan bütün yollar polis ve özel donanımlı jandarmalar tarafından tutulmuştu.
Eylem alanıyla aralarında epeyce mesafe olan zengin mahallelerinde karşılaştığım Fransızlar bile endişeli görünüyordu.
Bindiğim taksi şoförleri "güvenli değil" diyerek beni Şanzelize Meydanına götürmek istemediler.
İçlerinden biriyse "Onlara benzemiyorsunuz, niye oraya gidiyorsunuz" diye sordu. "Gazeteciyim" yanıtını alınca ise "Dikkat edin cüzdanınızı çalmasınlar" diyerek yoluna devam etti.
Peki, caddelerde bisikletle ilerlerken bile kırmızı ışıkta durup yayalara yol veren bu kibar insanlar endişeliyse, sokak başlarını tutup meydanlara yürüyen bu sarı yelekli Fransızlar kimlerdi?
Gazeteci Melih Altınok, Paris'te 'Sarı Yelekliler' eylemini canlı yayında değerlendirdi
Yanıtı Elysee Sarayı'na ulaşmak için toplanmış Sarı Yeleklilerin arasına dalınca çıplak gözle gördüm.
Daha çok Paris dışından gelmiş dar gelirli emekçiler...
Bir kısım Fransız vatandaşı gibi bu güzel şehrin tadını çıkartamayanlar...
Çoğunlukla da gençler.
Sarı Yeleklilerin tepkilerinin yalnızca polise yöneltmemeleri de sınıfsal kimliklerinin bir kanıtı.
Zira eylemcilerin sık sık, öğle yemeği sonrası oturdukları kafelerde espressolarını yudumlayarak izleyen zenginlere ya da yoldan geçen lüks arabalarla bulaştıklarına şahit oldum.
Paris'teki eylemlerin bizim Gezi'den farkı da bu... Zira hatırlayacaksınız, bizde sokağa çıkanlar orta ve üst sınıftı. Eylemler de Nişantaşı ve Etiler gibi semtlerde yaygındı.
Ancak her kaos durumunda olduğu gibi ne kadar radikal varsa Sarı Yeleklilerin arasına karışmış durumda. Türkiye'den kaçıp ülkeye sığınan FETÖ'cüler ve PKK'lılar da dahil...
Apolitik serserilerse köşe başlarında ellerindeki içkileri ardı ardına yuvarlayarak havanın kararacağı saatleri bekliyorlardı.
Fransız polisinin alanda bizzat maruz kaldığım şiddetinin işe yarayacağını sanmıyorum.
Zira sokaktaki uçurum insanları Cumhurbaşkanı Macron'u göndermeye kararlı görünüyorlar.
Belki de eskinin mirasını fazlasıyla yiyip köhnemeye yüz tutan Fransa'nın üzerinde gezen, Marx'ın yüzyıllar önce Avrupa'nın üzerinde dolaşıyor dediği o "hayalettir." Adı her neyse... Gidişat, bu sarı dalganın Macron'a bir Fransız öpücüğü verdikten sonra diğer Avrupa başkentlerinde de arzı endam edeceğini gösteriyor.
Bugün de buradayım.
Cumartesi gecesi izlenimlerim de dahil ne gördüysem sizlerle SABAH'ta paylaşacağım.
PARİS SAVAŞ ALANINA DÖNDÜ
Fransa'da 89 bin polis, dün yine sokağa çıkan Sarı Yeleklilere göz açtırmadı. 974 kişi gözaltına alındı. Polis gaz bombaları ile eylemcilere sert müdahalede bulundu
Fransa'da 17 Kasım'dan itibaren akaryakıt zamlarını ve kötüleşen ekonomik koşulları protesto eden Sarı Yelekliler, dün de alınan tüm sert güvenlik önlemlerine rağmen sokaklara aktı.
'DİKTATÖR MACRON'
BELÇİKA: SOSYAL KIŞ GELİYOR
Belçıka'da da sarı yelekliler, sokağa çıktı. Brüksel'de 450 kişi gözaltına alındı. Direğe bağlanarak gözaltına alınanlardan bir Türk vatandaşı "Görüyorsunuz Avrupa'nın göbeğinde demokrasi yok" dedi. Göstericiler 'Sosyal kış geliyor' pankartları taşıdı. Hollanda'da da halk sokaktaydı.
AB POLİS ŞİDDETİNİ GÖRMEZDEN GELİYOR
Gezi olayları sırasında Türkiye hakkında birçok kez uyarılar yayımlayan Avrupa Birliği (AB), söz konusu Fransa olduğunda ise üç maymunu oynamaya devam ediyor. İşte Fransa'da 17 Kasım'dan bu yana süren gösterilerde şimdiye kadar olanlar:
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.