
Bu saatten sonra...
Küreselleşmeyle birlikte iletişim araçlarının çeşitliliği artınca bilginin mekâna olan bağımlılığı minimuma indi. Bu sürecin enformasyonun yayılma hızı ve etki alanın genişlemesi açısından insanlığa kazandırdıkları ortada. Ancak bu kontrolsüz veri akışının gerçeği eğip bükme, onu deforme etme potansiyelinin yanında bu artıların lafı edilir mi, bilemiyorum.
Düşünün, araştırmalar, kürselleşmenin meyvesi olan yeni iletişim ağında yalan haberin doğru habere göre altı kat hızlı yayıldığını ortaya koyuyor.
Böylesine bir enformasyon kaynağından edinilen bilgilerle oluşturulan kanaatlerin gerçeğe yakın olma ihtimali sizce yüzde kaçtır?
Ama her halükârda hepimiz kendimizden yüzde yüz eminiz!
Bunları nerede o eski bayramlar havasıyla yakınmak için yazmıyorum. Yapmaya çalıştığım sadece içinde bulunduğumuz yeni dönemin olası kurallarından bahsetmek.
Bu tartışmaya ihtiyacımız var. Hatta tam zamanıdır. Ülkece, seçimlerin ardından girdiğimiz ve hâlâ belirsizliğini koruyan siyasi atmosferde yaşananın gerçekle bağının bu denli hızlı kopmasının şokunu yaşarken...
Bu saatten sonra, mevcut itiraz mekanizmaları neticesinde her iki taraf içinde tatmin edici bir sonuç çıkması zor görünüyor. Çünkü algı gerçeğin önüne geçti, makas çok açıldı.
O koltuğa Binali Yıldırım otursa Ekrem İmamoğlu'na oy verenler, 25 yıldır ilk kez bu kadar yaklaştıkları umutlarının imkânsız olduğunu düşünecekler.
YSK mazbatayı İmamoğlu'na verse bu kez de, bir haftadır organize olduğu iddia edilen sahtekârlıkları dikkatle izleyen Yıldırım'ın seçmenleri "Oyları çaldılar, hakkımız yendi" hissini yaşayacak.
Haksız mıyım?
Bahsettiğim bunun ötesinde bir hayal kırıklığı. Türkiye'nin de ne Ak Partili seçmenin ne de muhalefetteki seçmenin aidiyet hissini kaybetme lüksü yok.
Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum? Ama gözlemlediğim kadarıyla Hem Ak Partililerin hem de CHP'lilerin sonucu gönül rahatlığıyla kabul etmeleri ancak oyların canlı yayında tek tek sayılmasıyla mümkün olabilecek.
Aklına, sonucun daha geniş bir mutabakatla kabullenilmesini sağlayacak başka bir demokratik yöntem gelen varsa söylesin...
Hem belki meşruiyet sorununa biz seçmenlerden daha fazla kafa yorduğuna inandığımız siyaset kurumuna da bir katkımız olur.
NOT: Sloganlar cevap olarak kabul edilmeyecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.