
Basında Ülker çikolatalı gofreti sevmeyen yok
Memleketteki sermayenin yarısına sahip olan patronlar kulübünün "Millet aç aç" diye nutuk atması, Özgür Bey'in şairi Brecht'in oyunlarına konu olacak cinsten.
"Az sömür o zaman" demeleri beklenen "solcuların" TÜSİAD'a alkış tutması ise Bunuel'in "burjuvazinin gizemli çekiciliği" filminden bir sahne sanki.
Burjuva falan dediysem lafın gelişi. Ortada sınıfsal bir durum yok. Bir dönem muhafazakârlara kek satarak zengin olanların, Bedri Baykam'ın boş çerçevesine 125 bin dolar ödeyerek sınıf atlamaya çalıştığı bir ortamdan bahsediyoruz. Sıçramaya çalıştıkları sınıfın, aralarına kabul edilmek için çırpındıkları TÜSİAD'ın gediklilerinin mazisi de çok zorlasan 60-70 yıllık bir hikâye.
Bu arada geçtiğimiz gün işadamı Murat Ülker'in patronlarla yaptığı röportajları "İşte gazetecilik" diye öven Fehmi Koru'ya, köşesine reklam aldığında bir uyarı koymasını söylemiştim.
Zira Murat Ülker'i yalayıp yuttuğu ve meslektaşlarını gömdüğü yazısının ederi fazla olmasa da fatura kesilecek türdendi.
Konuyu ele alan ombudsman Faruk Bildirici kritiğinde bu konunun üzerinde pek durmadı. Koru'nun gazeteciliğinden çok, intermet sitelerinde röportajları yayınlanan işadamına yüklendi. Yazısının başlığı da "Murat Bey röportaj öyle olmaz"dı.
Ama sanırım dün, Murat Ülker'in davetlisi olarak Londra'ya gittiklerini söyleyen, Instagram'dan turistik fotoğraflar paylaşan gazetecilerden hiç olmazsa bir sevk irsaliyesi isteyecektir.
***
ÖLMEK VE BAYILMAK
Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski dün Türkiye'deydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştü.
Epeyce geç kaldığı kesin. Aklı Batı yerine komşularında araması gerekiyordu.
Zira sırtını tapışlayıp Rusya'ya karşı kışkırtıcı hamlelere mecbur eden Avrupa, kendi derdine düşmüş durumda. Ukrayna ile ilgilenecek hâlde değiller.
ABD'nin yeni Başkanı Trump da Riyad'da Putin'le kurduğu masada pazarlıkta.
Zelenski'nin Rusya'nın işgal ettiği toprakları ve Kırım'ı alması bir yana, ülkenin tüm yeraltı ve üstü kaynakları ABD'ye geçecek gibi.
Gel de şimdi o meşhur fıkradaki gibi sorma: Peki Ukrayna bu haltı niye yedi?
Acaba dünyanın dört bir yanına dağılan ya da kaldıkları yerde hayatları cehenneme dönen mazlum Ukraynalılar bu sorunun cevabını düşünüyorlar mıdır?
Ukrayna halkını kendilerinden görmeyen Batı ittifakının ipine sarılıp NATO üyeliği ve Batılılaşma havucunun peşinde ülkelerini, geleceklerini uçuruma sürüklediklerinin farkındalar mı?
Yoksa sebebe değil sonuca bakıp Putin'e, Rusya'ya mı lanet ediyorlardır dersiniz?
Ukrayna'nın acı akıbeti, hâlâ ölmekle bayılmayı ayırt edemeyen tüm halklara ibret olmalı.
***
'DIJ GÜÇLER'
Çok değil 80 yıl önce birbirlerine girip 80 milyon insanı katleden Batı'yı "uygarlık" sanan; Ukrayna'daki, Suriye'deki, Filistin'deki trajediye şahit olduğu hâlde bu sömürgecileri dost sayanlar "dıj güçler" geyiğindeler.
"Herkes bizimle mi uğraşıyor" diyorlar.
Hayır sırf bizimle değil herkes herkesle uğraşıyor.
Dünya cennet değil, kurtlar sofrası. Rekabette kemik sesleri işitiliyor. Ve iş günün sonunda gelip kaba kuvvete dayanıyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a kulak verelim:
"Ukrayna'yı ben işgal etmedim. Gaz sevkiyatını ben durdurmadım. Şu anda içinde bulunduğumuz ekonomik duruma Putin sebep oldu. Ve şimdi hükümeti eleştirmek için eylemlerin sonuçlarına başvurmamalısınız."
***
PİCASSO GİBİ GÖRMEK
Picasso'nun Mateu Fernandez de Soto Portresi'ni kızıl ötesi ve X ışınlarıyla inceleyen sanat tarihçileri, tabloda çeşitli fırça teknikleriyle gizlenmiş bir kadın portresi bulmuşlar.
Picasso gibi dehaların nasıl gördüğünü anlamak isteyenler için aydınlatıcı bir keşif.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Melih Altınok | Basında Ülker çikolatalı gofreti sevmeyen yok
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.