MHP'nin yol ayrımı

Kürt sorununun çözümü adına ortaya konan siyasi irade, henüz muhalefet partileri tarafından kabul görmedi. Ana muhalefet partisi CHP, içeriği netleşmeyen projeye bu aşamada katkı sunmazken, MHP kanadı, hükümetin çok önceden hazırladığı bir paketi olgunlaştırma manevrası yaptığını savunuyor. Doğrusu, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, milli güvenlik siyaset belgesine hâkimiyeti, belgenin mimarlarıyla olası temas trafiği düşünüldüğünde, bugünkü karşı duruşu, kısa vadeli siyasi hesapların ötesinde okumak gerekiyor. Hatta, Bahçeli'nin son MGK sonrasında yayınlanan bildirideki mesajı, "yıkım süreci devam ediyor" diye tanımlaması, MGK'yı "devlet politikasının nihai noktası görmemesi" tarihi ayrılığa işaret ediyor.

***
Kürt açılımı söylemi ile başlayan, sonradan demokratik açılım vurgusuna dönüşen sürece MHP'nin sert itirazı, madalyonun diğer yüzünden bakıldığında hayırlı unsurlar taşıyor. MHP'lilerin, çözüm müelliflerini "vatan hainliğine" varan acımasız ifade ile suçlaması, ABD'de geliştirilen bir planın iktidar tarafından hayata geçirileceği iddiası, Başbakan'ın "Böyle bir belge yok. İspat edemeyen alçak, namussuzdur" mealindeki tepkisi ile karşılandı. Ancak karşılıklı üslubun keskinliğine rağmen MHP'nin fonksiyonu, sanki siyasi tansiyonun sokağa taşmasına mani oluyor. Hatta MHP'den yansıtılan hava, hükümete fırsatlar da sunuyor. Çözümün Kürt tarafınca dillendirilen, karşılanması imkânsız taleplerin törpülenmesini sağlıyor. Bir manada iktidar partisi kurmayları, "MHP'nin doneleri ile DTP'nin sivriliklerini frenleyebiliyor."
Tabii bu arada henüz içi doldurulmaya çalışılan reçeteye Milli Hareket'in kafadan karşı çıkması bazı soru işaretleri yaratıyor. Örneğin, MHP'nin terör ortamı, verilen kayıplar ve milli duyarlılıklar üzerinden prim yapan siyasi kimlik konumuna indirgenmesi riski doğuyor. Bu nedenle, Kürt sorunu ortada dururken, Türkiye'nin çözülmesi kaygısını işleyen MHP'nin, aradaki ince çizgiyi daha açık biçimde anlatması ihtiyacı bulunuyor.