Doğan Raporu'ndaki gerçekler

Uluslararası mahiyet kazanan Doğan Grubu'na yönelik vergi cezasıyla ilgili çarpıcı gerçekler gün ışığına çıkmaya başladı. Bu yazıda, Gelirler Kontrolörleri'nin tezleri ile Grubun cevabını, istenen teminatı durdurmak için çizilen dramatik tabloyu analiz edeceğiz.
Meselenin özü Doğan TV'den başlayıp, D Yapım, D Prodüksiyon, Alp Görsel şirketi ile devam eden hisse devirleri ve sonunda Alman Axel Springer'e uzanan ortaklık sürecindeki vergi incelikleriyle ilgili.
İlk olarak, inceleme elemanları, "KDV Kanunu'nun 17/4-c bendinde sadece Kurumlar Vergisi Kanunu'na göre yapılan devir ve bölünme işlemlerinin KDV'den istisna edildiğini fakat hisse değişiminin istisna kapsamında olmadığını" savunuyor. KDV Kanunu'nda geniş anlamda teslim istisnası getirildiği ancak bu istisnanın kısmi bölünme, tam bölünme ve hisse değişimi işlemlerinde uygulanamayacağı anlatılıyor. Burası, önemli bir ayrıntı. Zira, Doğan şirketlerinde yönetimin de değişmediği, bu nedenle istisnadan yararlanamayacağı belirtiliyor.
İkinci olarak, "En az iki yıl şirket aktifinde durmayan geçici ilmühaberlerin KDV Kanunu'nun 17/4-r bendinde düzenlenen istisnadan yararlanamayacağı" vurgulanıyor.
Ve nihayet, kontrolörler "Değişime konu şirket hisselerinin emsalin altında değerle devredildiğini, bu yüzden Axel Springer Grubu'na satışta oluşan değerin esas alınması gerektiğini vurguluyor."
Böylece, 624.2 milyon lira karşılığı yapılan hisse devrinin aslında 2.4 milyar liraya ulaştığı ve aradaki farkın KDV'sinin ödenmesi gerektiği ifade ediliyor.

***
Doğan Grubu ise yargıya taşıdığı bu ceza için "Raporlar, kanun öyle emrettiği için değil, gelirler kontrolörleri öyle istedikleri için oluşturulmuştur" demeye getiriyor.
Kanundaki açık hükümlerin, maliye özelgelerinin alenen ihlal edildiğini izaha çalışıyor. Grubun iç değerlendirmelerinde ise 4.8 milyar liralık vergi cezasının telafisi imkansız zararlara yol açacağı gerekçesinin mahkemede iyi işlenmesi kararı alınıyor. "Vergi cezası ve faizlerin Doğan Yayın Holding'in değerini aştığı, bu tutarda bir teminatın maddeten imkansız olduğu" tespiti burada ön plana çıkıyor. Yeterli teminat gösterilmediği takdirde ihtiyati haciz kararı alınacağı, hatta yönetim kurulu üyelerinin mal varlığının da bu kapsama gireceği kaygısından hareket ediliyor!