Niyet Mektubu örneği
Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalanan Stand By Düzenlemeleri'nin özünü bir dizi "Niyet Mektubu" oluşturur. Niyet Mektupları, yakın zamana kadar, sadece temenni belgeleri gibi görülüyordu. Hatta AK Parti'nin ilk yıllarında bile "Biz niyetimizi ortaya koyduk ama hepsine uymayabiliriz" denildiği de olmuştu. Önceleri, "IMF ile anlaşalım, parayı alalım, ötesi Allah kerim" diye bakılırdı. Lakin yarım kalan işler yüzünden güven ilişkisi kaybolmuş, zor şartlarda kapısı çalınan IMF ise ağır reçeteler dayatmıştı. "Önden yüklemeli program" modeli de "eski Türkiye tipi" ülkeler için geliştirilmişti.
Bugün, Türkiye-IMF ilişkileri farklı havada seyrediyor. Örneğin, küresel kriz ortamında IMF ile aceleci anlaşma yapılmamasının doğruluğu yeni yeni ortaya çıkıyor. Aslında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir yıl önce Hazine'den sorumlu bakanken IMF ile belli bir mutabakata varmıştı. Ocak 2009'da bugünkünü aratmayacak mali önlemler masada idi. Ama tüm dünyanın piyasaları canlı tutmak için bütçe açığını göze aldığı bir sırada, Türkiye'de erken mali sıkılaştırmaya gidilmesi riskliydi. Ve Başbakan Tayyip Erdoğan bu tehlikeyi sezdi. IMF'ye 'evet" demek yerine, iç dinamiklerle, kısmi vergi indirimleri ve istihdam teşvikleri ile yola devam etmeyi tercih etti. 2009'un ortalarından itibaren alınan önlemler ise Türkiye'nin görünümünü düzeltti. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ekonomi gemisinin dümene geçmesinden sonra hazırlanan üç yıllık program sayesinde kredi notu iyileşmesinin temeli atıldı.
Halen piyasada sıkıntı hissediliyor. Çek, senet dönüşleri, kredi kartı çıkmazı, işsizlik sürüyor.
Buna karşın orta vadeli adımlar atılması gerekiyor. Nitekim IMF ile imzalanacak olası Stand By'ın, klasik yönü neredeyse tamamlandı. Orta Vadeli Program, 2010 Bütçesi, zamlar vb. Şimdi içi doldurulan bölüm, Türkiye'nin büyümesini ve rekabetçiliğini esas alacak. Peki Niyet Mektubu'nun içeriği nasıl şekillenecek?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.