OKAN MÜDERRİSOĞLU

Puslu hava bekçileri

Siyasi söylemin sertleşmesi, yargı organları ve bürokrasinin verdiği bağımsız kararların ardında Hükümet'i arama çabası, Türkiye'nin seçim sürecine erken girdiğini gösteriyor. Bilgi kirliliği ortamında, "amaca ulaşmak için her aracı mubah" gören aktörlerin "algı yönetimi"ni manipüle etmek üzere harekete geçtiği anlaşılıyor.
"Hizbullah ve PKK sanıklarının 10 yıllık tutukluluk süresine rağmen hüküm kurulamadığı için tahliyesi, Kanuni Sultan Süleyman'ı konu alan diziye RTÜK'ten gelen uyarı ve alkollü içki satışı ile ilgili yeni düzenleme..." Bu üç konu üzerinden süren tartışmayı soğukkanlı biçimde analiz etmek zorundayız. Zira bu örnekler yakın geleceğin provası mahiyetinde.
İlk konu, "tahliyeler!" Adli Yıl'ın başladığı ilk gün (6 Eylül 2010) manifesto niteliğinde konuşma yapan Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in, uzun uzun anayasa değişikliğini eleştirdiğini, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru mekanizmasına yönelik kaygılarını sıraladığını, Yargıtay'ın iş yükünden yakındığını ve yargıyı hızlandıracak önerilerde bulunduğunu hatırlıyoruz. O tarihte, yargılamanın uzamasının AİHM nezdinde kaybedilen davalara etkisinden de söz eden Gerçeker'in, bugünkü tablo karşısında asli sorumluluğunu gölgede bırakırcasına, ibreyi siyasetçiye çevirmesi samimi bulunmuyor.
Ayrıca bazı çevrelerin, Hizbullahçıların tahliyesi sonrasında Hükümet'e odaklanması hatta bu yolla PKK'ya mesaj gönderildiğini iddia etmesi ise insaf ve izan sınırlarını aşıyor. Bu tahliyeler marifetiyle iktidarı hedef alan "adli komplo" kuşkusunun AK Parti'ye hâkim olması da "makulde buluşma" şansının artık kalmadığına işaret ediyor.
Diğer iki konunun, yani RTÜK ile Tütün ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu'nun son karar ve uygulamalarının da ortak bir payda altında değerlendirilmesi mümkün. Bu noktada, siyasetle iç içe geçmeye hevesli özerk kurulların yapısal olarak yeniden ele alınması kaçınılmaz. İster bağımsız olsun, isterse bakanlık bürokrasisi... Teknisyen ekibin günlük hayata etki eden her icraatının Hükümet'i bağladığı bir gerçek. Eğer muhalefet, hassas meseleleri siyasi polemik vesilesi haline getirdiği için eleştirilecekse, bürokrasi de kamuoyunda tereddüde neden olabilecek hususlarda basiret testine tabi tutulabilir. Bu aşamada görevdeki bürokratların kraldan çok kralcılığa soyunması veya siyasete atılmak için sansasyonel işlere kalkışması riski göz ardı edilmemelidir.

***

Seçim döneminin giderek netleşen ipuçlarına gelince...
Hükümet'in "8 yıllık hizmetleri ile demokratik açılım ve dış politik tercihleri" bahane yapılarak, siyasi partileri de aşan geniş çaplı bir muhalif cephenin örgütlendiği gün gibi açık. Bu kez 2002'nin özgün şartlarından, 2007'nin asker-yargı eksenindeki zorlamasından farklı bir atmosferde seçime giriliyor.
"İmaj kaybına uğrayan komutan, gelişmelerden muzdarip yargıç, tekeli kırılan sermaye, yaşam tarzı sendromuna kapılan seçmen"
bileşimini ciddiye almak lazım. Anlaşılabilir tepkilerin, spekülatif bilgi ve belge ile donatılmış sivil kisveli kontratağa dönüştürülmesi ihtimal dahilindedir. Başbakan'ın karizmatik rolüne rağmen mevcut kabinenin "Yarın ne olacağım?" kaygısına teslim olabilen, dışsal baskıyı yönetemeyen hatırı sayılır sayıdaki ismiyle bu taarruzun önüne geçilmesi zor olabilir. Üstelik Haziran 2011 seçimi, Çankaya'ya halk tarafından seçilecek ilk Cumhurbaşkanı açısından da gösterge olacağı için AK Parti'de farklı dengelerin tesis edilmesi gerekiyor. "Kürt, Alevi, Roman, Azınlık" tabanından siyasete kazandırılacak isimlerin rolü, hem 12. Cumhurbaşkanı hem de yeni anayasa için geniş tabanlı mutabakat tesis edilmesi bakımından anlam kazanıyor. Böylece, iktidar partisinde bir yandan organize rejim karamsarlığını göğüsleme, diğer yandan da bünyede küskünler topluluğu oluşturmadan kadroları yenileme zorunluluğu göze çarpıyor. Üstelik bu denkleme çok sayıda partinin Meclis'e girme arayışının neticelerini doğru okuma ve Kürt sorununun dayanılmaz ağırlığından etkilenen seçmen davranışını doğru yönetme gereği ekleniyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.