Güç merkezlerinde yol ayrımı
Ankara, yine ilginç bir sürece girdi.
2012-13 döneminde siyasi fay hatlarında kırılma bekleyenler 2007-
2008 dönemindeki kadar kritik gelişmeler öngörüyorlar. "Güç ittifaklarında değişim, liderlik tahminleri, safları yeniden belirleme çabası" tüm senaryolarda yer tutuyor.
Şimdilik bu notu düşelim ve güncel tartışmalar ışığında devam edelim. Özellikle "Halk için" ve "Halka rağmen" tercihleri arasındaki bilek güreşine değinelim.
Demem o ki...
Siyasi iktidarın, bizzat kendi varlığını hedef alan illegal oluşumlara karşı duruşu ile bu mücadeleyi fırsat bilen alternatif güç merkezleri arasında yol ayrımı yaklaşıyor gibi...
Hukuki alanda usulün, esasın önüne geçtiği her gelişme siyasi kanatta artık "rahatsızlık" kaynağı...
26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması. Ergenekon sanığı Em. Org. Hurşit Tolon'un davalara iştirak etmesine rağmen tutukluluğuna hükmedilmesi ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Silivri'den fezleke düzenlenmesi...
Bu üç gelişmenin görünürdeki anlamı ile kamuoyu algısı arasındaki fark ilerisi için pek çok şeyi anlamaya yetiyor...
Başbuğ'un tutuksuz yargılanması, Yüce Divan'a gönderilmesi de istenebilir. Gel gör ki silah arkadaşlarının beyanları Başbuğ açısından açıklığa kavuşturulmadıkça aceleci davranmak doğru olmaz.
Kimilerine göre; Ergenekon, Balyoz, İnternet Andıcı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı Davaları ile maksat hasıl oldu. Bundan sonra bu ülkede bırakın darbe tezgâhlanmasını kimse milli iradeyi hedef almayı aklına bile getiremez.
Kimilerine göre; popüler isimler ve uzayan duruşmalar, davaların özünü görmeyi engellememeli. Yargılamalar ibret-i âlem olmalı, karanlık planların yapımcıları mutlaka bedel ödemeli...
Gelinen aşamada, demokrasi suçunun failleri için kamu vicdanı neredeyse acıma hissi ile hareket eder hale geldi. Belki de bu nedenle yargı, siyasete rağmen başladığı işi bitirme, hatta rüştünü ispat etme kararlılığında... Ama ya sonrası?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.