Türbülansta CHP izlenimleri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Saraybosna yolundayız. Gündem hayli yoğun. Saraybosna Devlet Üniversitesi'nde konferans, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı, Hüsrev Begova İmam Hatip Lisesi'ni ziyaret, orduevinde mevlit okutulması... Soruların ağırlık merkezi de sanki programla uyumlu.
Din eksenli iç siyasi atışmalar, akıl hocası eski cumhurbaşkanı iddiası, fişlemeler, Meclis resepsiyonundaki normalleşme... Uçağın anormal dakikaları ise CHP liderine yönelen "Demirel kılavuzunuz mu?" sorusu sırasına yaşandı. Şiddetli türbülans nedeni ile bir süre ara verilen sohbet şu eksende ilerledi...
Başbakan, '28 Şubat'ta görevden alınmıştın. 28 Şubatçılar seni göreve iade etti' dedi. Ya beni fişlediler, nasıl göreve iade edecekler? Şimdi Danıştay'a savunma gönderiyorlar. 2004'e kadar isimsiz rapor filan hepsi gelmiş. Hiçbir resmi kayda geçirilmeden hepsi bekletilmiş. Başbakanlık Takip Kurulu hiçbirine resmi hüviyet kazandırmamış. 2004'te tamamına resmi nitelik kazandırmışlar ve arşive kaydetmişler.
Fişlemeyi AKP yapıyor aslında. Danıştay'a gönderdiği savunmada fişlemelerin Başbakanlık tarafından yapıldığını söylüyor. Danıştay'a baskı yapabilirler.
Ama ben bunu AİHM'ye kadar götüreceğim.
Hayır. Ben hukuki hakkımı zaten Danıştay da takip ediyorum.
Bilmiyorum. Ama ben çok bakanla çalıştım.
ANAP'lı bakan olunca 'komünist', sosyal demokrat bakan olunca 'faşist' dediler. 1999'da devletten ayrılıncaya kadar hep fişlenmiş. Çok sonra öğrendim 'Aczmendi' bile demişler.
Yalan. Sayın Demirel'e bir sefer gittim. Merhum Bülent Ecevit'i anma yıl dönümünde konuşma yapıp yapamayacağını sordum. 'Gelirim' dedi. Ecevit'in en büyük siyasi rakibiydi, o yüzden tercih ettik.
Kamuoyunun dikkatini çeker diye düşündük. Geldi konferans verdi. Bunun dışında görüşmem olmadı.
Siyasi bir alışverişimiz yok. Ama Demirel'e saygı duyarım.
O da hayal ürünü. Sayın Demirel'in bana hiç kimseyi 'vekil adayı göster' diye telkini de olmadı, önerisi de... Önerse de kabul ederim. Ama olmadı.
Silivri davalarını sulandıran savcıların iddianameleri. Milletvekilimiz Ömer Suha Aldan, eski savcıdır. Önümüzdeki hafta genel kurulda Haberal'ın iddianamesini okuyacak. Yanlış hatırlamıyorsam Hurşit Tolon parti kurmak istiyor. Haberal kabul etmiyor. 'Eğer partimize gelirsen emrinde olacağız' diyor. Bunun üzerine Haberal'ı Ergenekon'un bir numarası yapıyorlar.
Tek parti dönemi hepimizin ortak paydası. Şu veya bu partinin dönemi değil. Eğer tek parti dönemini biliyorsanız tarihle bu şekilde hesaplaşmaya kalkmazsınız. Türk siyasal tarihinde ölmüş liderlerle hesaplaşma olmamıştır. İlk kez yakın tarihten intikam alma çabası var.
Pursaklar'da camiler yıkılmadı mı? Malatya'da belediyenin camiyi yıkıp yerini yabancı bir firmaya sattığını genel kurulda açıkladık. Camilerin bir dönem askerler için kullanıldığı doğrudur. Kimse aksini de söylemiyor. Ordu savaşa gidecek. Kışlası yok, çadırı yok. Nerede yatacak bu ordu? Şehit olmaya gidiyorlar. Camide yatacaklar. Cepheye at sırtında gidiyor. Camide yatan insanlar atlarını bir yere bağlayacak. Eğer olayları çarpıtırsanız yanlış yaparsınız. Sayın başbakan ölülerle mücadele edeceğine dirileri var burada, gelsin bizimle mücadele etsin.
Hiçbir çelişki yok. Kutlu Doğum Haftası konuşmam siyasi değildir. Gününün anlamına uygun bir konuşmaydı. Başbakan ise kendi grubuna konuşuyor gibiydi. O toplantı geç başladı. Neden? Çünkü Başbakan bir düğündeydi. Anayasa Mahkemesi'ne niye gidiyoruz? 'Biz hukuk devleti miyiz?' Evet. Eğer bir yerde anayasaya aykırılık düşünüyorsak bu işi mahkeme götüreceğiz. Hem hukukun üstünlüğü diyeceksiniz hem de mahkemeye gittiniz diye eleştiri getireceksiniz.
İmam hatiplerin kapatılmasını istemedik, hiçbir zaman talebimiz de olmadı. Bu ülkede saygın din adamlarına ihtiyaç var. İlahiyatları, imam hatipleri, Diyanet'i kuran biziz. Sanki imam hatiplere karşıymışız gibi propaganda yapılıyor. Karşı olsak kurar mıyız?
Boykot tavrı değildi. Ben 23 Nisan çocuklarının etkinliğine katılmayı tercih ettim.
Bir resepsiyondur giderler gitmezler, kişiler hakkında yorum yapmam. 'Normalleşme' diyorlarsa öyledir. Üzerinde çok durulacak bir şey değil.
Kamusal alan bir kamu içindeki alan değildir.
Kamu görevlisiyle muhatap olduğunuz alandır. Caddede polis bir şey sorarsa, yol da kamusal alandır. Resepsiyon ise gidilip yapılır.
Daha önce BDP'liler olduğu için gelmiyorlar gibi haberler çıkıyordu. Biz milletvekillerimizi resepsiyon için serbest bıraktık, yasaklamadık.
Geliyorlar zaten. 'Niye geliyorsunuz?' diye sorulması anlamsız zaten. Sorunlar olmuş, aşıldı. Aşıldığı için de memnunuz.
Demek ki bir neden var ki gelmiyormuş. Bunu karşı tarafa sorun, benim sorunum değil.
Bir siyasetçi için en tehlikeli şey sanatçı ile uğraşmaktır. Sanatçının yazdığı kalıcıdır, siyasetçinin geçicidir. Sanatçı bir şey söyleyince sizin ayıplarınızı gelecek kuşaklara taşır. Siyasetçinin sanatçı ile tartışması lehine değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.